Kutlualp'in fikrini tartışmak lazım

İki gün önce TRT Spor’da yayınlanan Basın Tribünü programında konuğumuz Hakan Bilal Kutlualp’ti. Dünkü gazetelerde gördüm ki, söylediği sözlere hiç yer verilmemiş. Üyeliği askıya alınmış bir kişinin, şike konusunda söz söylemeye hakkı yoktur diye düşünenler elbette olabilir. Ancak Fenerbahçe’nin içerisinde bulunduğu sıkıntılı süreçte son derece hassas ifadeler kullanan Hakan Bilal Kutlualp’in bir fikrini Fenerbahçeliler mutlaka tartışmalı.
Haberin Devamı ›
Mehmet Ali Aydınlar’ın, ‘Avrupa Kupaları’na katılmakla ilgili kararı kulüpler kendileri vermeli’ ifadesini eleştiren Kutlualp, Fenerbahçe Yönetimi’ne ise bir çağrı yaptı: “Tutuklulara herkes üzülse de, Türkiye Futbol Federasyonu ve Fenerbahçe Yönetimi’nin ayrı ayrı vereceği kararlar, kulübümüzün geleceği hakkında çok belirleyici olacak. Yöneticilik karar verme sanatıdır. Yöneticiler ‘Biz suçsuzuz, dileriz bir şey olmaz’ demek yerine, konuyu etraflıca masaya yatırmak zorunda. Türkiye Futbol Federasyonu’nun, ‘Fenerbahçe şike yapmıştır’ kararını verme ihtimali küçücük bile olsa, kulübümüzün geleceğini kurtarmak adına bir sene Avrupa Kupaları’na katılmamayı gerekirse göze almalılar. Fenerbahçe, Avrupa Kupaları’na bir sene katılmazsa hiçbir şey olmaz. Süreç sonunda federasyon eğer Fenerbahçe’yi suçsuz bulursa -ki dileğimiz budur- şu an yönetimde bulunanlar, Avrupa Kupaları’na katılmama kararı verdikleri için en fazla istifa ederler. Ancak federasyon kulübümüzü suçlu bulursa, alınmış bu karar kulübümüzün önümüzdeki
4 senesini kurtarır. Önümüzdeki senelerde Şampiyonlar Ligi’nde oynamamızın yolu açılır” dedi.
Ortaya çıkan tapeler, teknik takipler Sarı-Lacivertli kulübün bu süreçten maalesef hasarsız çıkmayacağını düşündürüyor bana... Kutlualp’in fikrini paylaştığım bazı arkadaşlarım, ‘yönetimin böyle bir karar alması şikeyi peşinen kabul etmek anlamına gelir’ diyor. Hatta ekliyorlar: İngiliz kulüpleri Avrupa’ya 5 sene gidemedi de ne oldu? Suçluysak gitmeyelim!
Haberin Devamı ›
Şike operasyonunun daha ilk günlerinde federasyona giden Fenerbahçeli yöneticilerin Aydınlar’a, “Eğer düşeceksek bize süre verin, yabancı futbolcularımızı satalım. Maddi zararımızı ne kadar azaltsak kârdır” dediklerini biliyoruz. İşte tam da bu yüzden Kutlualp’in fikri ciddiye alınmalı ve tartışılmalıdır.
Kim bilir, Avrupa Kupaları’na katılmamak belki de Fenerbahçe’ye çok daha fazla kazandıracaktır.
(Lütfen küfretmeyin, tartışmayı Kutlualp’in fikri üzerinden götürürseniz daha şık olur.)
Kokteyl dernekleri!
İspanyol futbolcuların, meslektaşlarının meslek haklarını korumak için yaptığı grevden hepinizin haberi vardır. Xaviler, İniestalar, Ramoslar, Alonsolar, Casillaslar meslektaşlarına omuz veriyor, mesleklerine sahip çıkıyorlar. Sözleşmesi olmadan aylardır takım çalıştıran Mesut Bakkal’ın Ankaragücü camiasına yaptığı çağrı, yalvarma gibi duruyor. Paralarını alamasalar da, belirsizliğe rağmen antrenmanlarını sürdüren Ankaragücü futbolcuları kıvranıyor. Türkiye’de hem profesyonel futbolcular derneği (PFD), hem de antrenörler derneği (TÜFAD) var. Dostlar onları alışverişte görsünler. Hiçbir işe yaramazlar, bir de fırsat buldular mı, bıdır bıdır konuşurlar... Kokteyllerde onlar var, seminerlerde onlar var, kurs ücreti alırken onlar var, kriz varken ortada yoklar... Meslek grupları birlikleri olarak henüz hepsi taş çağındalar.
Haberin Devamı ›
Aydınlar'a çağrı
Geçtiğimiz hafta gazetelerde TFF Eski Başkanı Mahmut Özgener ile Fenerbahçe Başkanı Aziz Yıldırım arasında tesis tamamlamak için para taleplerine ilişkin tapeler yayınlandı. Muhtemelen Mahmut Özgener, Fenerbahçe’ye para ödemek için ürettiği “Stadyum için bir proje yapın” önerisini, başka yöntemlerle diğer pek çok kulübe de uygulamıştır. Aydınlar’ın başkan olduktan sonra ilk söylediği şey de, federasyonu kurumsallaştıracağıydı.
Kurumsallaşmak şeffaflaşmayı da gerektirir.
Kulüp başkanı ve federasyon yöneticileri arasında yapılacak telefon görüşmeleri sonlanmalı. Tüm kulüpler federasyondan tüm taleplerini yazılı yapmalı, cevaplar da yazılı olarak yanıtlanmalıdır. Kimse ilişkisi ile ekstra avantaj yaşamamalıdır. Talepler yazılı yapılırsa, kimse ahlaki olmayan bir talepte bulunamayacaktır.
Aydınlar’ın bu konuda bir ilke kararı alacağına da inanıyorum.