Hastalıklı taraftarlık

Haberin Devamı ›
Fikret Orman borç yapılandırmaya, futbolculara indirim yaptırmaya, UEFA’dan ceza almamaya çalışırken, bu güçlü isimlerin Beşiktaş’a rakip bir kulübün yönetimini almasına taraftarlar arasında tepki çığ gibi. Onlar üstelik yalnız taraftar değil, bir de kongre üyesi! Seçme ve seçilme hakları var Beşiktaş’ta, halâ! Ve onlar Kasımpaşa’yı seçtiler...
Bakın TDK’da (Türk Dil Kurumu) taraftar kelimesinin karşısında ne yazıyor: “Sporcunun veya sporcuların temsil ettikleri renklere, kulübe veya bayrağa bağlı kimse...”
Bu sene tavrı, yönetimi, söylemleri ile ciddi bir fark yaratan Orduspor Başkanı Nedim Türkmen, Galatasaray kongre üyeliğinden istifa ederek örnek bir tavır sergiledi. Belki yine de eleştirenler oldu, ama doğrusu oydu.
Liglerimizde yarışan kulüplerin başkan ve yöneticilerinin pek çoğunun 4 büyük kulübün kongre üyesi veya taraftarı olduğu bir acı gerçek. Hatta bir kulüpte başkanlık yaparken, aynı anda başka iki kulübün daha üyesi olan insanlar tanıyorum!
Futbolcular taraftarı olduğu kulüplerin dışındaki kulüplerde forma giyebilirler, çünkü onlar profesyonel.
Ama bir kulüp başkanı, nasıl başka bir kulübün taraftarı olabilir? Kulüp başkanlığı ve yöneticiliği iş oldu da, adı mı konmadı halâ?
Bu işte bir sakatlık yok mu?
Beşiktaş TV Genel Yayın Yönetmeni Tuğrul Yenidoğan, Galatasaray ve Fenerbahçe taraftarı olan Beşiktaş kongre üyelerini de belgelemiş, kulüpte yaprak kıpırdamamıştı. Her kulüpte böyle değil mi?
O kulübe taraftar olmayanlar üye, taraftar olanların ise üye olma ve oy kullanma hakkı yok.
Sıkılmadık mı, ayıp değil mi?
Yapacak bir şeyimiz yok. Hiç değilse Kasımpaşa-Beşiktaş maçı ligin kritik haftalarına kalmasın...
Kris Boyd Türk olsaydı
Kris Boyd, İskoç santrfor... Eskişehir’e geldi. Parasını alamadığı için 19 Aralık’ta sözleşmesini feshedip FİFA’ya gitti. 5 ay sonra davasını kazandı. CAS süreci de var, ama bir karar var. Türk olsaydı, mahkemeye gidecek, senelerce bekleyecekti...
Federasyon ve kulüp yöneticileri belki de tek doğru çalışan işi bozdular geçen Haziran’da. Profesyonellerin kulüplerden alacaklarını en kısa zamanda almasını sağlayan mekanizma kırıldı, teknik adamlar, futbolcular mahkeme kapılarına yollandı.
Federasyonun kulüp dostu yöneticisi uygulama ile ilgili kulüp başkanlarına, “Futbolcunun sizden 100 lira alacağı var. Siz böyle olunca 30 lira ödeyip kurtulacaksınız” diyordu, rahatça, umursamazca...
UÇK’dan (Uyuşmazlık Çözüm Kurulu) mahkemeye sevk işi oylandığında; Fenerbahçe, Adanaspor, TUFAD ve Profesyonel Futbolcular Derneği dışında herkes önergeyi onayladı.
UÇK yüzlerce dosyayı sonuçlandırıyor, futbolcular parasını nispeten erken alabiliyordu.
Geçen Haziran’dan bu yana biten dava sayısı 1... Kulüpler biraz daha zaman kazandı. Ama senaryo, Egemenoğlu’nun dediği gibi olmadı.
Ümit Karan 600 bin liralık senedini mahkemeye vermiş. Mahkeme Başkanı, UÇK’nın yaptığını yapmamış, “Sorun bakalım maliyeye damga vergisi ödenmiş mi?” diye. Sormuşlar ödenmemiş. Kulübe gecikmesiyle birlikte yaklaşık 300 milyar lira ceza çıkmış. Avukatlık harcı da daha fazla, oyuncular da parayı faizleriyle alacaklar... Özgener ve arkadaşlarının günü kurtarıp, geleceği karartan bir karar aldığı ortaya çıkıyor.
Zaten borç batağındalar, Ümit’in hakiminin yaptığı rutin iş, her mahkemede yapılırsa ne kadar ceza ve faiz yükü doğacak hesaplamak mümkün değil.
Hiçbir konuyu derinliğine incelemeden el kaldırıp indirerek oy kullanan, ‘büyüklerimiz bilir’ diyen, emekçinin alın terini almasını geciktirenlere yazıklar olsun.