Arama

Popüler aramalar

Haddini aşan Sarvan!

Abone OlGoogle News

Kalamayacak çünkü konuştu! Federasyonun sağduyu açıklamasından bir gün sonra konuşması gerçekten bir talihsizlikti ama en nihayetinde ‘eleman’ olan bir kişi nasıl olur da eleştirel sözler sarfeder, değil mi?

Haberin Devamı

Demeç savaşlarının arasında herkes aklına geleni söyleyip, hakemleri ve hakemliği hedef gösterirken, Sarvan’ın hiç isim vermeden, hiç hakaret etmeden yaptığı açıklama Kulüpler Birliği’ni rahatsız etmiş. Kulüpler Birliği Başkan Yardımcısı Göksel Gümüşdağ, “MHK Başkanı haddini aştı. Konuyu Mahmut Özgener ile görüşeceğiz” dedi. Gaziantepspor Başkanı İbrahim Kızıl, “Bunlar çok ağır sözler. Bizim seçtiğimiz federasyonun elemanı bize bunları söyleyemez. Gerekirse kelle isteriz, istifasını isteriz” buyurmuş.

Futbolumuzu ilerletmeyen, gerileten, yönetenlerin davranışları kadar yöneticilerin de kullandığı bu dil değil mi?

Önce TDK’ya bir bakalım.
Haddini bilmek: Kendi değer ve yeteneğinin farkında olmak, konumuna durumuna uygun davranmak.
Haddini aşmak: Ölçüyü kaçırmak, aşırı gitmek.
Eleman: Bir toplulukta çalışan insanların herbiri.

Haberin Devamı

Göksel Gümüşdağ ve İbrahim Kızıl’ın sözlerini unutmadan yakın geçmişte haddini bilen, haddini ve maksadını aşmayan yüce kulüp yöneticilerinin açıklamalarından bir demet sunsak hiç yakışık almaz. Aziz Yıldırım, Adnan Polat, Yıldırım Demirören, Sadri Şener, Işın Çelebi yakın geçmişte neler söylemişler, bulmak çok kolay olur...

Eleştirmemişler. “Dizayn edilen” ligden bahsetmişler. Emir-komutayla maçların kaderinin belirlendiğini belirtmişler. Kimi kimsesi ve taraftarı olmayan insanları, tuttukları takımların başarısından başka hiç birşeyi düşünmeyen insanlara karşı açık hedef, sokağa çıkamaz hale getirmişler. Kulüpler Birliği ‘gık’ dememiş. Demezler, orası Patronlar Kulübü! Hakem de en nihayetinde eleman! Patronlar Kulübü’nün asil üyelerine göre kimi zaman tetikçi. Kardeş kulübün, ezeli rakip, ebedi dostun tetikçisi!

Bu dil, böyle bakınca daha rahat anlaşılabilir. Herbiri neredeyse holding sahibi, önemli işadamı olan, milyonlarca kişilik camiaları ya da şehirlerinin sembolü olan kulüpleri temsil eden başkanlar, siyaseten de çok güçlü kişilikler, canı yandığı zaman, haksızlığa uğradığı zaman, siz deyin ‘camiasının hakkını korumak’; ben diyeyim, ‘paçayı kurtarmak ve koltuğu korumak için’ istediği suçlamayı yapacaklar, muhatap ve suçlanan eleştiri yaptığında haddini aşmış olacak!

Çünkü onlar eleman! Maaşlı işçi!

Kim ki onlar?

Değerleri ve yetenekleri olsaydı ‘eleman’ olmazlardı. Konumlarına uygun davranmak zorunda kalmazlardı! Seçimle gelseler de, en az başkanlar kadar eğitimli olsalar da, birer aileleri ve çevreleri olsa da, bu hakaretleri çekmek-dinlemek zorundalar, değil mi bütün elemanlar?

Bundan sonra dilerim hiçbir şey eskisi gibi olmaz. Oğuz Sarvan’ı götüren, yaptığı eleştiriler olacaksa; bu onun şeref madalyası gibi taşıyacağı, anlatacağı anısı olacaktır.

Hakemler hiç kimsenin kendilerini korumasına gerek bırakmayacak bir örgütlenme ve gerektiğinde eylem yapmazsa, ‘Şerefli, namuslu birer insan’ olarak değil, ‘Dizayn eden, yeteneksiz ve tetikçi’ gibi suçlanmaya, ‘Eleman’ olarak tarif edilmeye ve ‘Haddini aşmamaya’ devam edecek figüranlar olarak kalacak. Maazallah, başkanlar yurtdışından hakem de getirir! Marka değeri hesabı...

Haberin Devamı

Bizim futbol organizasyonumuzda da zaten en değerli ve başarılı olan bireyler başkanlardır...