Giray'ın kırmızısı
Haberin Devamı ›
Nefes kesen bir maçtı. Adrenalinin en üst düzeyde salgılandığı, hızlı, tempolu, pozisyonlu, taraftarın da coşkuya ortak olduğu bir müsabaka... Uzatmada bile pozisyon üstüne pozisyon yaşandı. Tabata’nın vuruşunu Ceyhun çizgiden çıkartmasa yorgun ve Schuster’in tercihleriyle bunalan Beşiktaş puan çıkartacak, Colman yanındaki bomboş Burak’a yuvarlasa Trabzon coşkusunu katlayacaktı.
Glovacki’nin sakatlığının ardından Giray’ın kırmızı kartı kötü günler geçiren Trabzonsporlular’ı endişelendirmişti. Kim bilirdi ki Mustafa’nın savunmada mükemmele yakın oynayıp, Beşiktaş’ı deviren o mükemmel golü atacağını. Maçın başında Trabzonspor’un maç boyunca geliştirdiği en güzel atakta topu Hakan’a kaptıran Teofilo, golden hemen sonra topu içeri dürtebilse, ya da Hakan Engin’in vuruşunda kalesinde devleşmese maç 57’de de bitebilirdi. Gol pasını veren Selçuk mükemmel oynarken, Engin takımdaki bir başka çok faydalı adamdı.
Güneş sahada varlığı ile yokluğu belli olmayan Yattara’ya çıkartıp Ceyhun’u orta sahaya alarak hakimiyeti ev sahibinin almasını sağlarken, Schuster’in kriz anında Yusuf’u değil Onur’u alması enteresandı. Alman hoca takımın en formda ve moralli isimlerinden Bobo’yu kulübeye çekip, Beşiktaşlılar’ı Holosko ve Nobre’ye mahkum etmenin bedelini takıma ödetti. Bobo sahada, bu ikiliden biri kulübede olmalıydı.
Hakan, yeteneklerinin yanına mücadeleci karakterini de koyan Guti, çok çalışan Tabata ve her zamanki gibi Ernst, Beşiktaş’ın en etkili futbolcularıydı. Queresma’sız hücum organizasyonu yapmakta sıkıntı çeken Beşiktaş Hibert’in pasında Holosko’nun kaçırdığı, Ceyhun’un çizgiden çıkardığı fırsatlar dışında iki pozisyonu da Tabata’nın duran top organizasyonunda yakaladı.
Hakeden kazandı!