MENÜ

Bir çuval incir berbat oldu

Abone Ol Google News
Haberin Devamı

Euroleague’de bitime 7 hafta kala Fenerbahçe’nin ilk dörtte yer alması kesin gibiydi. Müthiş bir saha avantajı vardı Kanarya’nın. Ama iç sahada alınan Baskonia ve Maccabi yenilgileri tüm hesapları alt üst etti. Dün, Fenerbahçe’nin ‘kendi işini kendi görme’ fırsatı vardı, 5 maçtır üst üste yendiği Real Madrid karşısında. Final-Four öncesi, saha avantajı önemli bir fırsat. Ama herşey değil. Kanarya dün kazansaydı, bu beklenmedik yenilgileri telafi edecekti. Sayısız fırsat da geçti Fenerbahçe’nin eline.

Obra işini yaptı

Sloukas ve Datome yoktu ama Obradoviç ve onun stratejisi vardı Madrid’de... Evinde koca bir Euroleague sezonunda ortalama 90 sayı atan Real Madrid’i, 61 sayıda tutmak, hayal bile edilemeyecek bir durumdu belki. Bir takımı attığı ortalama sayının tam 30 altında tutuyorsunuz, hücum ve savunma planınızla. Ama böyle bir maçı kaybediyorsunuz. Üzülmemek elde değil. 15 serbest atışın tam 8’i kaçıyor. Böyle kısır bir maçta yüzde 46 ile serbest atış kullanırsan kazanamazsın. İyi savunma yapıp, rakibi 16 top kaybına zorluyorsun, yemedeğin hücumların ribaundunu alamıyorsun. Rakibe tam 10 hücum ribaundu şansı veriyorsun. İyi savunma yapıp, top çalıyorsun, gidip boş turnike kaçırıyorsun. Evinde 90 sayı atan Real Madrid’e 40 dakika boyunca potayı göstermeden, 61 sayıda tutup, ama 8 faul kaçırıp sadece 56 sayı atabilmek, yapılan o kadar hazırlanmayı, sahada gösterilen mücadeleyi, yani bir çuvar incili berbat etmekten başka birşey değil.

Oyuncuların hatası

Bu maçı Obra değil, oyuncular kaybetti. Tempoyu Fenerbahçe belirledi. Sahada Fenerbahçe’nin istediği basketbol oynandı ama kazanan Real oldu. 25. dakikada skor 32-39’du. Kenardan gelen Llull iki dakikada 6 sayı atıp takımı ateşledi, sezon boyunca dökülen Fernandes 3/3 üçlük attı o kadar. Real’in hücum anlamında aklımızda kalan görüntüleri bunlardı. Ama Fenerbahçe’nin hiç yok. Akılda kalanlar kaçan 8 serbest atış ve kolay yakın mesefe şutları... Bu sonuçla, ilk dört hayal gibi görünüyor. Ama şunu da gördük ki, CSKA’yı deplasmanda yenen, Real Madrid deplasmanında galibiyeti kendi hediye eden Fenerbahçe, tüm oyuncuları ile sağlıklı bir şekilde sahada olursa, rakip kim olursa olsun saha avantajı bulunmasa da eleyip, Final-Four’a kalabilir.

Alışılmadık senaryo!

Real Madrid-Fenerbahçe maçı öncesi, gözler Abdi İpekçi’deydi... Galatasaray kazansaydı, sonuç Fenerbahçe’nin işine yarayacaktı. Ama daha maç başlamadan kendi taraftarı Galatasaray’a Türkiye Ligi ve Eurocup şampiyonluğu kazandıran Ergin Ataman’a küfürlü tezahüratta bulundu. Ataman da bunu içine sindiremeyip, soyunma odasına gitti. 5 dakika sonra geldiğinde, maç da bitmişti. Kolay değil. Tam oyun başlayacak coachun salonu terk ediyor. Oyuncularda ne motivasyon kalır, ne oynama isteği. Üstüne üstlük Baskonia’nın 14/22 gibi olağanüstü bir üçlük yüzdesi geldi. Bu iki şoku, Galatasaray

Takımı kaldıramadı!...

Ergin Ataman’ın en büyük hatası, ilk başta kendisine istifaya davet eden grupla muhattap olması oldu. Kulaklarını tıkayıp, işini yapmaya devam etmeliydi. Sonuç mu? Bu şartlarda Ergin Ataman’ın artık Galatasaray’ın başında olması zor gibi görünüyor. Yaklaşık bir aydır süren bu gerginliğe yönetimin sessiz kalması da kabul edilir bir durum değil. Taraftarın, antrenörüne küfür ediyor, çıkıp ‘gık’ demiyorsun, ya da diyemiyorsun, sana şampiyonluklar kazandıran coachunun arkasında duramıyorsun. Galatasaray yönetimi bir karar vermeli. Sahada şampiyon olanların mı, yoksa tribünlerin bir bölümünün mü yanında olacak?

YORUM YAZ