Zorlu tur gecesi

Haberin Devamı ›
Tek toplu ve rakibe oynama şansı bırakmayan paslaşma üstünlüğü Fenerbahçe’yi sürekli ön planda tutmaktaydı... Plzen’in gol bulmak zorunda olması ani atak çıkışlarında kaybettiği toplar, Sarı-Lacivertli ekibe ilaç gibi geliyor, Fenerbahçe’nin istediği oyun düzeni kendiliğinden oluşuyordu sanki yarışmada.
Tabii Mehmet Topal’ın sakatlığı sonrası oyuna giren genç Salih’in orta alana taptaze nefesler getirdiğiyde ortadaydı. Bunlar oyunun iyi gittiği anlardaki notlardı.
Fenerbahçe’nin klasik 11’inde artık ‘1. aday’ haline gelen Salih’in yaşından çok önde giden futbolculuk zeka ve meziyetleri sürekli gelişmekte. Attığı golden önce Plzen savunma çizgisinin arkasına uzattığı derin topu Sow önceden sezinleyip ofsayta yakalanmasaydı, bu göz alıcı pasla gol daha önceden gelebilirdi.
Fenerbahçe 2. yarıya da turu sonuca bağlamanın ince hesapları içinde oynamaya çalışmaktaydı. Gösterişten uzak, riske girmeyen ve defansını zengin düşüncelerle savunan bir anlayışla yarışan Sarı-Lacivertli ayaklar, Plzen’in attığı gol sonrası büyük bir telaşa kapılıyordu nedense. Ancak Plzen’in beraberlik vuruşunda Bekir’in yaptığı kocaman yanlış, kalede Volkan’ın hemen sağındaki direkten ağlara yuvarlanan topa niçin bir hamle dahi yapmadan kaldığını anlamayadık. Sonrasında tam bir ‘Hababam futbolu’ sarıp sarmalıyordu Saracoğlu’nu. Plzen’in şuursuzca saldırıları ve gol arayışları ile Fenerbahçe’nin skoru korumak adına verdiği uğraşlar birbirine karışıyor, ve tur için ‘Başa baş-dişe diş’ bir futbol kavgası izleniyordu Kadıköy’de. Boş tribünlerin yarattığı kaos, UEFA’yı yöneten kafasızlara armağan (!), zorlu da olsa turu aşması adına Fenerbahçe’ye kutlu olsun.