Arama

Popüler aramalar

Özlenen Fenerbahçe

Abone OlGoogle News
Haberin Devamı

Erken kaçırılan karşılıklı gol fırsatları, Trabzon’un ilk yediği golde ‘iş kazası’ denilebilecek ve yarışmanın kaderini ev sahibi takımın aleyhine etkiliyordu tabii ki. Sahada yarışan kadroya, kulübede oturan yedek oyuncuları da toplu bir tartıya koyarsak eğer, Fenerbahçe’nin bir hayli ağır bastığını, daha oyun başlamadan önce kolayca söyleyebilirdik... Üstüne üstlük ağır zeminde çok önemli bir pozisyon kargaşası yaşayıp, talihsiz goller de yerseniz, içinde moral ve kazanma isteği kalmaz doğal olarak.

Fenerbahçe’ye gelirsek. Sarı-Lacivertli ekibin, dün üstünde durulacak hatalardan bir hayli uzak, ne istediğini bilen, sahanın her bölgesinde topla alışverişinde akıllı ve kendine olan özgüveni yüksek bir yarışma çıkardığını kolayca söyleyebiliriz. Egemen ve Bekir’in defansta müthiş, dengeli, fizik gücü yüksek, bir 90 dakika yaşadıklarını işaretlersek Sarı-Lacivertli 11’in başarısını kestirme yoldan anlamış oluruz. Orta alanda Kuyt-Cristian-Mehmet ve en önemlisi Kaptan Emre’nin tempolu, hırslı, istekli oyunu hem Sarı-Lacivertli ekibinin oyundaki hakimiyetini yükseltiyor, hem de Trabzon’un topa sahip olma yüzdelerini düşürüyordu. Ayrıca Gökhan Gönül’ün ikinci yarıdaki sağ kanat çıkışları müthiş katkı sağlıyordu, Fenerbahçe’nin net galibiyetine. Hatta 3. goldeki sağ vole vuruşu, vole ile atılan gollere hasret kalmış gözlerimize de saygın bir renk cümbüşü yarattı. Özetle Fenerbahçe, Trabzon’da son haftaların en göze batan futbolunu sergiledi ve net bir skorla elde etti, hak ettiği puanları. Çünkü, futbolun doğasında, kaliteli elemanlar olmadıkça, büyük maçlar oynayamazsınız. Böyle bir evrensel hakikatın yanında Şenol Güneş hocamız ne yapabilir ki? Tolunay kardeşimiz nasıl bir mucize yaratabilir?