Altın gol

Haberin Devamı ›
Fenerbahçe, aslında futbol olarak aslında yoğun bir tempo içerisinde başlamıştı ilk yarıya... Beşiktaş’ın hayli ürkek kaldığı anlarda Sarı-Lacivertli ayaklar, büyük bir çabuklukla top kullanıyorlar, sahanın her bölgesine yaydıkları atak yoğunluğuyla Beşiktaş defansını bir hayli zora sokuyorlardı zaman zaman. Bu baskı zamanlamasında Sow’un gelen kafa golü, nedense Fenerbahçe’yi duraklamaya götürüyor, Siyah-Beyazlı ekibi ise adeta tetikliyordu. İşte ilk yarının sonlarına doğru Fernandes’in üstün futbol meziyetleri, gündeme geliyor, enfes ara pasları ve ters kanata çıkardığı ters toplarla Beşiktaş’a moral dağıttı aşikardı.
Siyah-Beyazlı ekibi, kendisine getirip, kendi sahasında pozisyon almaya iten aslında Kuyt’ın ters kafa vuruşuyla kendi kalesine attığı sayıydı. İşte bu sirkilişin sonrasında, Beşiktaş’ın oyuna sarılıp Fenerbahçe’yi kendi alanına itmesi bu beraberlik sayısından sonra başlıyordu. Bu arada, Egemen’in yaptığı net faullerine sürekli itiraz edip sarı kart görmesini anlamak zordu doğrusu. Bu tip itirazlar Fenerbahçe’nin oyun disiplinini bozmaktan öte ne işe yarar ki Egemen kardeş...
İkinci 45’te oyuna sahip çıkan Beşiktaş’tı aslında; orta alandaki top kapma çatışmaları, zorlu geçse de Beşiktaş fizik veya güç olarak Fenerbahçe’den daha diri, disiplinli ve galibiyeti arayan bir inançla götürüyordu ikinci yarıyı. Niang ve Sow’un karşılıklı golleri, oyunu daha cazip hale getiriyor, derbi heyecanı tüm tribünlerdekini ve ekran başındakileri yarışmaya kitliyordu adeta. İki takım, ligdeki konumunu korumak adına tüm güçlerini vermekteydiler oyuna. Ancak maçın sonucunu yorumlamak, Beşiktaş’ın genç ve diri oyuncularından Olcay’a kısmet oluyordu son anlarda. Çokta renkli geçen derbide, çekinerek oyuna başlayan Beşiktaş, Olcay’ın attığı ‘altın gol’ sonrası güler yüzle ayrılan taraf oldu.