Arama

Popüler aramalar

İhtirasın bedeli

Abone OlGoogle News
Haberin Devamı

Kaç gün geçti? On altı. On altı gün önce basketbolu farklı seven taraftarlarıyla on altı yıldır şampiyonluk bekleyen kulüp özlemine son verdi. Bu başarıyı özel ve eşsiz kılan görülmemiş tribün ve saha içi birlikteliğiyle... Takım, koç ve yardımcılarıyla beraber tribünden parkelere atlamış gibiydi. İnancın, inadın ve forma sevdasının, sistem ve akıl kadar etkili olabildiği, akıl ve disiplinle birleştiğinde durdurulması zor takım yaratıldığının ispatlandığı nadir spor örneğiydi. Kaç gün geçti? Neredeyse yedi ay. Yaklaşık yedi ay önce, tüm basketbol camiası ve medyanın, Euroleague’de başarısız sonuçlar alan takımın koçunun yerine alternatif isim arandığı, anlaşıldığı ve ilk tökezlemede göreve getirileceği haberleriyle çalkalandı. Takımın performansı sürekli yükselirken dedikodular asla silinmedi.Bu koşullarda işine bakan ve sözleşmesi yenilenmediği için sezon sonu olabilecekleri tahmin eden bir koç, koçu hakkında bu operasyonları duyan bir takım, bu entrika ortamında nasıl başarılı olunabileceğini merak eden bizlere cevabı verdiler. Ama Mrsic’in kaptan olarak ilk kez havaya kaldırdığı kupanın arkasındaki emeği ve zorlukları anlayamayanlar varmış.Bir gün önce kamuoyundan saklanarak, sessiz sedasız Middlesbrough’ya imza atan, tören ve alkışlarla uğurlanmak varken kalpleri kırarak giden Tuncay’a sitem eden yönetim, bir gün sonra tıpkı Tuncay gibi davrandı.Kaotik, birarada tutmanın ve oynatmanın zor olduğu isim ve egolardan oluşan takımın ilk sezonunda Avrupa’da başarılı olamaması! yeni bir koç arama hırsınızı kabartabilir. Ama birileri çıkıp niye aynı vizyon ve radikalliğe futbol takımı için sahip değilsiniz diye sorar. Cevap verilemiyorsa, sorun var demektir.İstikrar, tutarlılık, emeğe saygı laflarını hep tekrarladık futbol için. Kastettiğimiz ise kulüptü. Aziz Yıldırm bu konuda çok çaba sarfetti, klişelere karşı geldi 4 senedir. Yıllardır beklenen şampiyonluğa emek veren koçun kopmak zorunda bırakılışı bu yüzden hazmedilmesi zordur. 4 yıldır değişmek ve Fenerbahçe’yi değiştirmek için çaba sarfeden Aziz Yıldırım adına anlaşılmazdır. Açıklanamazdır. Yukarıda yazdıklarımızın tümünü çöpe bile atsanız, “istikrar, vefa ve vizyona inanmıyorum” da deseniz, Aydın Örs gibi saygın, ekol olmuş, son koçluk yıllarını sevdiği takımında geçirmek istemiş, destek görmeyen şubede mesleki riski göze almış, geçen 2 sezon tüm yardımcıları ve sporcularıyla fedakarlıklar yapıp sponsorluk ortada yokken temelleri atmış bir insanın bu şekilde ayrılması açıklanamaz. Kabul edilemez.Herşey bunlarla kalsa iyi. Türk milli takımı koçunun, bir kulüp takımının başına getirilmesi çabasına alet oldu Fenerbahçe. Federasyonun isteğiyle koçunu değiştirme pazarlıkları yaptı. Şahsi ilişkilerin aldıkları kararları etkilemesine izin verdiler. Oysa hep müessese takımlarına ve federasyon ilişkilerine karşı çıkmıştı. Futbolda bağımsız olmanın gücüyle yanlış gördükleriyle mücadele edebiliyordu. Bu ilkesini basketbolda çiğnedi. Fenerbahçe asla sistemin ve başkalarının projesi olamaz. Hiçbir kulüp olamaz, olmamalıdır. Aydın Örs’ü veda etme noktasına getirenler basketbol takımının şampiyonluğunu kendilerine ve sponsorun gücüne bağlıyorlar demek ki. Hani futboldaki “bu takımı herkes şampiyon yapar” yalanı gibi. Öyle olmalı, aksi takdirde Örs’e, temelini attığı bu takımla devam etme hakkını verirlerdi. Önceden konuşulmuş “basketbol şubesinin en tepesindeki adam ol” teklifini bir daha dile getirmeden, hayatı eşofmanla salonlarda geçmiş emektarın direk elini sıkarlardı. Bu ayrılık işte bunları ortaya çıkardığı için acıdır, telafisi olmayan büyük yaradır. Yönetim ve başkan için ise bedelinin daha ağır olmaması için üzerinde düşünüp özeleştiri yapmaları gereken büyük icraat ve ilke çelişkisidir.