Arama

Popüler aramalar

Efendine itaat et

Abone OlGoogle News
Haberin Devamı

Hele futbol yazarlarından. Bu çelişki, o iddiaların iflası değil mi? Birkaç hafta öncesine kadar Zico’ya dönük en kuvvetli silah, kondisyonun kalmamasıydı (Trabzonspor’un Lazaroni’yi kovma bahanelerinden biri de buydu!). Bu yazarlardan, nefesi kesilen bir insanın, 2 haftada nasıl 90 dakika koşabilecek kıvama gelebildiğini bilimsel olarak açıklamalarını istiyorum. 2 maçla “Edu iyi adammış, Lugano sıradan” dediler. Şimdi “Lugano iyi, Edu ile gitmez” oldu. Edu’nun anlık hatası, onun haftalardır iyi olan yönlerini siliyorsa bu bakış açısı futbol ayıbıdır. Medyada da taraftarda da kelle rotasyonu var. Zira söylenenlerin neredeyse çoğu bilgi ve futbol öngörüsüne dayanmıyor. 2 hafta sonra ibre Deniz’e, Uğur’a, Appiah’a, Aurelio’ya doner ve bu bitmez. Neyse ki, gerçek teknik direktörler Edu’dan önce, ataktayken topun rakip yarı alanda nasıl kaybedildiğiyle de ilgilenir. O yüzden yenen gole takım hatası olarak bakarlar.Yorumcular sahada açıklayamadıkları, iddialarının aksine bir şeyler gerçekleştiğinde dikkati dağıtıp yüzleşmekten kaçıyor. Mesela Vestel Manisaspor seyircisinin centilmenliğini herşeyin önüne geçirip teknik detayları konuşmaktan paçayı sıyırabilirsiniz. Deivid’in hat-trick’ini rakibin hatalarına bağlayıp, onu kötüleyen olarak özeleştiri yapmaktan kurtulursunuz. Aurelio-Ümit’in olmayışına rağmen gelen galibiyeti açıklamayı “Sistem bu olduktan sonra kimi koysanız oynar” diyerek geçiştirebilirsiniz. Tüm bilginiz, aklınız onlarsız bir 11’e asla izin vermese de. Zico’nun neden bu 11’i yaptığını anlayamıyorsak, “Bizim göremediğimiz neyi gördü de bunu yaptı” demiyoruz. Aksine ona karşı mağlup olma hissi kompleksleri azdırıyor. Tigana’yı eleştirecek yığınla sebep bulanlar, Beşiktaş’ın tamamen Türk oyunculardan kurulu defansıyla nasıl ligin en az gol yiyen takımı olduğunu cevaplamaz, tartışmaz. Herkes kafasındaki ya da ortada çok konuşulan ve doğru olduğu varsayılanın uygulandığını görmek istiyor. Kendisinin çok akıllı olduğunu, tek doğru olduğunu, bunu görmemenin imkansız olduğunu düşünüyor. İnsanları buna inandırıyor. Sonuçta “Hocalar salaktır” noktasına ulaşıyoruz. Eleştirirken “Acaba bunu neden böyle yapıyor” sorusunu sormak gerek. Ama bu şekilde düşünebilmek zaten önemli bir olgunluk ve beceri ister, zordur. Medya ve yazarların sınırı yok Türkiye’de. Teknik direktörleri ezebilecek güçleri var. Bu güce sahip oldukları sürece kurtuluş yok