Doğru adamlar

Haberin Devamı ›
Bir takım, sezonun 5. maçına 4 yeni isimle çıkıyor. Hücum ve daha da önemlisi defans göbeğini komple değiştiriyor. Bu koşullarda Edu ve Lugano’nun kalitesi ve kapasitesi hakkında ilk maça bakarak yargıda bulunmak gerçekçi değil. Çoğunlukla negatif olunca (yenen iki gol sağolsun) görüşlerin yüzeyselliği de ortaya çıkıyor. Defans sorunu iki kademelidir. Önce doğru adamları bulmak, sonra da takım savunmasını oturtmak. Doğru adam demek, iki üst düzey isim demek değil. Daha orta karar futbolcularla hiç ummadığınız bir performans elde edebilirsiniz. Yani esas şart, birbirlerini tamamlamalarıdır. Mesela biri sakin, temiz, basit oynayıp liderlik yaparken diğeri daha çabuk, hareketli ve yer değiştirendir. Edu ve Lugano, tüm faktörleri silseniz de bu açıdan doğru adamlar.İki futbolcuya memleketlerinden gelen övgü sözleri, balon değil. Neyse ki izledik. Fenerbahçe formasıyla ilk maçlarında da izledik. Kaç tane hava topunu kestiklerini ve arkaya düşmesini engellediklerini, kaç kere kanatlardaki boşlukları doldurmak için kademeye girdiklerini, kaç kere rakiple boğuşan arkadaşlarının arkasında 2. bir güvenlik duvarı olarak pozisyon aldıklarını anlayabilmek için herkesin bir kere daha izlemesi gerek. Defans adamı için en önemli becerilerden biri ilk toplara müdahaledir. Yenen ikinci golde Lugano kafayla ilk topa vuruyor. Ancak 2-3 Antalyasporlu ceza alanı içinde boşta ve golü atıyorlar. Duran top tüm takımın sorumluluğudur. Kaleci de dahil olmak üzere. Fenerbahçe sürekli arka direğe gelen toplarda sıkıntı yaşıyor. Buna çalışmalılar, bıkana kadar. Şimdi ellerinde iyi pozisyon alabilen 2 isim var. Özellikle Lugona, ileri çıkarak, kendi yarı alanı ortasına hareketlenerek topun gelebileceği noktayı 1 pozisyon öncesinden kapatabilen yapıda. Defanstaki dönüşüm, yani yer değiştirmeler ve birbirinin açığını kapatma ancak birarada geçirilecek maç ve antremanlarla halledilebilir. Zaman kaybettiler, lig ve UEFA’da öğrenecekler. Bu da risk ve beklenmedik skorlar demektir. Göbekte verilen anlık boşlukların bu iki ismin yetersizliğinden mi yoksa takımla uyumlarının olmamasından mı kaynaklandığını zamanla herkes çözecek.Tabi diğer futbolcuların “takım savunması” bilincini olabilecek en üst düzeye çıkarmak gerek. Olabilecek diyoruz zira bu felsefeyi futbolcu gelişirken elde eder. Bizlerin unuttuğu, Türk takımlarına kazandırmakta zorluk çekilen şeyin takım savunması olmasıdır. Daum’un en büyük sıkıntısı da buydu.Hâlâ rakibi karşılamada sorun yaşamaları ise normal. Orta saha dengesini bulamıyor. Stoperleriniz veya bekleriniz mükemmel de olsa orta saha katkısı gelmeden asla istikrarlı bir çizgide gidilemez. Zico’nun kolay kolay bu sistemden, iki forvetten vazgeçmeyeceğini düşünürsek Tümer ve hatta Tuncay’ın bile kenarda kalması gerekecek. Selçuk, Kemal, Deniz ve belki de Serkan’ı orta sahaya katmalı. Kenara yakın oynayan iki orta sahanın fazla içerde kalması, iki kanattaki hücum ve defans kapasitesini aşağıya çekti. Ki 3 senedir ideal olan noktaya gelememişti. Tümer çok iyiniyetli, ama onun bedeni de zihni de bu tempoda iki yönlü oyunu tüm sezon kaldıramaz. Tuncay’ın dinamikliği ve oyunu açma becerisi tartışılmaz, ama Daum’un görevlerin daha keskin biçimde çizildiği sisteminde dahi savunma katkısı Avrupa’da yetersiz kalıyordu. Alex, Tümer gelince kendini daha fazla gol bölgelerine atmıştı. Şimdi tekrar daha geride oyuna hakim olmak zorunda. Takımda kesilemeyecek tek isim o. Fenerbahçe de hatalarına, savunma zaafiyetlerine tölerans gösterebilme hakkını ona kullanıyor. Deivid ve Kezman hazır değiller. Kezman birebirlerde Antalyaspor maçındaki gibi kolay kolay rakibe takılmaz. Zayıf vuruşlar yapmaz. Tahmin edildiği gibi birbirini tamamlayabilecek görünüyorlar. En azından Fenerbahçe orta sahası, topu verdiğinde geri alabileceği bir adamı, Deivid’i buldu.Zico’nun önünde, denemeler yaparak kararını netleştireceği zor bir dönem var.