Arama

Popüler aramalar

Ayakların hep kumda kalsın

Abone OlGoogle News
Haberin Devamı

Milan-Lyon’da olduğu gibi. Juninho, iki eleme maçında da kötüydü, bazen sahada olduğunu bile unutuyordunuz. Lyon’nun seri başarılarının temel taşı, hakkı yeterince verilememiş, milli takımın ilk 11’inde olamayan 31 yaşındaki Juninho asla “jeneriklerin baş adamı” mertebesine ulaşamayacak. İç burkucu. O da farkında. Tıpkı 28 yaşındaki Alex gibi. Brezilyalılar’ı milli takım veya liglerinde, yani kendilerinden olanlarla bir arada seyretmek bambaşka birşey. Rahatlıkları yüzlerine vurur, huzurludurlar, eğlenerek oynarlar. Futbol hayatları, ama asla onu bağnazca veya bir zorlama olarak yaşamıyorlar. En iyi ve teknik dediğimiz Avrupalı futbolcunun yetenekleri onlar için sıradan. Kaka, Ronaldinho, Ronaldo mertebesinde ilgi ve ünü asla göremeyecek olan Juninho ve Alex, o topraklarda saygınlığın ve hayranlığın adı. Tıpkı Kaka, Ronaldinho ve Ronaldo gibi. Güzel şeyi yatağında boğazlayan futbol ülkesi olarak bir Brezilyalı’yı bu benliğinden kopartmaya çalışıyoruz. Mükemmel değil, ama sizin gördüğünüz halde anlayamadığınız bir dünyanın yıldızı. Ondan daha iyisini bulmanızı kolaylaştırayım: Top ayağına yaklaşırken pas vereceği kişiyi çoktan seçip, bu kişiyi pas hatasını minimuma indirecek en doğru hedef olarak yakalayan, bunu basit bir işmiş gibi müthiş bir yaratıcılıkla beceren, kornerler ve duran toplarda yüksek bir isabet yüzdesi tutturup en ciddi gol kaynağı olan, dripling yapıp hücum hattının her bölgesinde gezebilen, ortalama bir oyun kurucunun atacağı golden fazlasını bulan, hareketli topa şutu istediği noktaya gönderebilecek ve bunu saliseler içinde tesbit edebilecek zekaya sahip, ayak çabukluğuyla 2-3 kişilik sıkıştırmalardan sıyrılabilecek birisi. Bunlar Alex’in meziyetleri. Bir de Alex’te olmayanları yazalım: Ballack gibi sağlam bir fizik ve direnç, sürekli koşmak (maç başı ortalama 60-70 dakika), oyun içinde kopukluk yaşamamak, topun kendisine gelmesini beklememek, takımın başı sıkıştığında isyan etmek. Şimdi bana futbol piyasasında bunları verebilen, üstüne Zidane gibi takımı idare edip, oyunu açıp pas dağıtacak ismi söyleyin. Söyleyin ki Fenerbahçe gidip onu alsın.Oyun kurucuları, attıkları ve attırdıkları goller bile anlamaya yetmez. Hafızalarımızda aylar sonra sadece o dakikalar kalır; arkadaşlarına yarattığı pozisyonlar, takıma getirdiği tempo silinir gider. “Amma abarttın” diyenler vardır elbet. Cruzeiro’daki Alex için abartı değil. Negatif özellikleri abartı! Belki Avrupa’ya yeterince erken gelemedi, onun Brezilyalı bünyesi Avrupalılaşmayı becerebilecek kadar esnek değildi. Ama Türkiye’deki Alex, Cruzeiro’daki Alex olamıyorsa, bu futbol ortamımızın sorunudur. Teknik olarak da Fenerbahçe’nin.“Dünya futbolunda beğendiğim birçok yıldız var, ama kendimi dünya yıldızı olarak görmüyorum” diyor Alex. Ona Ronaldinho’ymuş gibi davranarak onu küçültmek isteyenlere mesajı bu olsa gerek.