Namoğlu hakemlere kefil oldu!

Haberin Devamı ›
Geçtiğimiz hafta oynanan dokuz maçın beşinde hakem hataları konuşuldu, dolayısıyla homurdanmalar bu yıl erken başladı. İlginçtir; oynanan 54 maçın 48’ini sadece 12 hakem yönetmiş. Oysaki geride 10 hakem daha var ve bu hakemlerin 5’i henüz siftah bile yapamamış. Görev alan hakemler her hafta aynı hataları yapmaya devam ederken, diğerlerinin neden görev alamadığını bilen de yok. Sayın Yusuf Namoğlu, göreve başladığında önceden belirlenmiş olan kadroyla sezona devam edeceğini ve kadroya olan inancını ifade etti. Bununla yetinmedi, şu an görev vermediği isimler de dahil kadronun tamamını profesyonel yaparak hakemlere güvenini ikinci kez beyan etmiş oldu. Gelinen noktada kefaletini esirgemediği hakemlere görev vermemesini nasıl izah edebilir? Bu şekilde atama yaparak, risk almadığını düşünüyor olabilir ama unutmasın ki: “Planlarını hiç risk almamak üzerine kuranlar, en büyük riski alanlardır.”
Bilime inanır mısınız?
2004’te Antrenörlük Eğitimi Ana Bilim Dalı’nda yazmış olduğum yüksek lisans tezinde “Hakemlerin kaygı düzeylerini ve kaygı düzeylerinin performansa etkilerini” araştırmıştım. Ortalama kaygı düzeyinin performansa olumlu katkısının olduğunu, çok düşük ya da çok yüksek kaygı düzeyinin hakem performansını olumsuz etkilediğini tespit etmiştim. Bugün tanık olduğumuz hakem hatalarının araştırmamın tezini desteklediği görülüyor. Çünkü bir grup hakem ciddi hatalar yapmasına rağmen her hafta görev alıyor. Hata yapan hakemlerin tekrar görev alamamak gibi bir kaygılarının olmaması performanslarını olumsuz etkiliyor. Arada sırada görev alan hakemlerse: “Hata yaparsam tekrar görev alabilecek miyim?” korkusu nedeniyle aşırı kaygı duyuyor. Neticede ortalama kaygı seviyesini yakalayamayan hakemlerin başarısızlığı da kaçınılmaz oluyor.
Güle güle Adil Sinem
23 yılını hakemliğe veren, uzun yıllar FIFA kokardı taşıyan; Mustafa Çulcu, Ali Aydın, Metin Tokat, Erol Ersoy, Kamil Abitoğlu, Yunus Yıldırım gibi geniş bir jenerasyona Avrupa maçları dahil yardımcı hakemlik yapan, benim de birçok maçta birlikte görev yaptığım Adil Sinem hakemliğe veda etti. Her başlangıcın bir sonu olacak elbet ama Adil Sinem’in çok da mutlu ayrıldığını düşünmüyorum. Geçen sene yaşadığı önemli sakatlık sonrası sağlığına kavuşmuştu ancak atletik testte tam hazır olmadığı için başarılı olamadı. Bunca yılın ve başarının hatırına MHK ona ikinci bir şansı verebilirdi ama vermedi. Adil inem’le birlikte alt liglerde birçok hakem de aynı sonu yaşadı.
Nedense hakemliği mutlu bırakanlar bir elin parmaklarını geçmiyor. İçimizden çıkan yöneticiler neden bu kadar acımasız oluyor, bilemiyorum. Kurulda Metin Tokat, Erol Ersoy gibi isimler de var, onlar da güle oynaya ayrılmamıştı hakemlikten. Hatta haksızlığa uğradıklarını düşünüyorlardı. Şimdi bu isimler hakemleri yönetiyor. Empati yapıp Adil’e küçük bir vefa gösteremezler miydi veya kendilerine yapılanı bir başkasına yapmasalardı nasıl olurdu? Bilemedim.