Veriler ne diyor?

Haberin Devamı ›
İsmail Kartal’ın “Veriler, bizi şampiyon gösteriyor” demecine takılmamak elde değil. Benim bildiğim; veriler ya da istatistikler, geleceği değil, günümüzü gösterir. Öyle olmasa dünkü üstün verilere rağmen çekilen sıkıntıları nasıl izah edebilirsiniz?
Bu girişi yapmamızın nedeni; 26. dakikada Webo’nun golüne gelene kadar ve sonrasında Fenerbahçe’nin kötü futbolunun verilerle hiçbir ilgisinin olmadığını hatırlatmaktı. Çünkü ilk yarının tamamında Alper-Diego-Mehmet Topal üçlüsünden orta saha verimi almak, Akhisar sınavında olduğu gibi olanaksızdı.
Bir kere, Diego 10 numara değil. Yani Emre’nin özelliklerinin biri bile yok. Zaten geldiği günden beri sahada da yok. Topal’ın görevi kesicilik, dağıtım işi fazla geliyor. Alper “serseri mayın” gibi saldıran, “kontrolsüz güç, güç değildir” gerçeğini gözardı eden bir anlayışta. Üretim merkezi bu halde olunca, Fener’in her rakip tarafından artık deşifre edilen oyununu çözmek zor olmuyor. Zira, B planı gibi bilinen Gökhan Gönül ile Caner’ın kanatlarına önlem almak çocuk oyuncağına dönüşüyor. Kuyt ve Sow vasatı aşamayınca, geriye duran toplar kalıyor, onda da Webo ve Sow’un vuruş kalitelerinin yanı sıra Konya kalecisi Kaya gibi acemiler başrole çıkarsa, sonuç alınıyor.
Fenerbahçe’nin ikinci 45’e “isyankar” anlayışla çıkmasının nedeni, iki pozisyonda haksızlığa uğradığını sanmasıydı. Oysa penaltı, Caner’in büyük hatasıydı ve doğruydu. Bekir’in hareketi ise hakem kitabında “Rakibi yaralayıcı, tehlikeli hareket” diye geçiyor. Yani dün geceki karşılığı; “Bekir’in ayağının orada ne işi var?”. Bu iki kararda dik duran hakem Kalkavan’ın, Volkan’ın “Beni at” restine sessiz kalması ise şaşırtıcıydı. Sonuçta, ikinci yarıda alkışlanacak mücadele geceyi kurtardı. İsmail Kartal’ın, Selçuk ve Alves hamleleri de yerindeydi. Ama Fenerbahçe’de sistem “error” veriyor ve galiba artık format atmak gerekiyor.