MENÜ

Öp Emre'nin elini

Abone Ol Google News
Haberin Devamı

Hadi Mersin’i anladık. En iyi Süper Lig sezonlarından birini yaşıyor. Korkusu yok, Avrupa iddiası yok, tatil hazırlığı içinde, keyif almaya çalışıyordu. Peki ya Fenerbahçe? Sow tek forvet. Kuyt-Diego-Caner arkasında rakibi zorluyordu. Topal’la kağıttan adale (!) Meireles ise destek koşuları yapıyordu. Ama bir şeyler eksikti. Hırs, konsantrasyon, inanç düzeysizdi. Hani liderle puan puana yarış olsa, düşük tempo ve tedbirli futbolla oyun soğutarak, rakibi uyutarak sonucu kovalama mantığı kabul edilebilir. Ama 6 puanlık farkı 3’e düşürmek adına, Galatasaray derbisinde gelebilecek Beşiktaş galibiyeti ve averajla şampiyonluk şansı akla getirildiğinde, mutlak zafer için gümbür gümbür futbol beklemiyor mu insan?

Tamam, kalite vasatın biraz üzerindeydi. Ancak gol şanssızı Sow’un pozisyonu dışında, sol bekte daha yararlı olduğu artık tescillenen, macera taktiği ile yine başka boyuta taşınan Caner’in çabaları ile gelen şutlar için “ah vah” denmezdi. Çünkü Fenerbahçe hücumda eksikti. Zaten direği döven Mersin oldu. Welliton tehdidi uyarı gibiydi.

Kırmızı olmasa...

O Wellinton’un direkten seken ikinci topuyla ikinci devre başladığında, İsmail Kartal klasik değişikliklerini yapmamıştı. Demek ki, futboldan memnundu. Kaleci Muarrem’in kırmızısı ise piyango gibiydi Fener için. Emre ile Webo’nun oyuna girişleri için de fırsat. Forvet ikilenip, Caner tescilli yerine dönünce kanatlar hatırlandı. Oyun, Mersin alanına yığıldı. Ama ev sahibinin de 10 kişilik direnci fena değildi. Kriz kapıdayken, Fenerbahçe’nin saha içindeki kalbi Emre’nin 90+3. dakikadaki enfes golü yüreklere su serpti.

3 puan zor geldi. Ama başta da dediğimiz gibi, zaman ateşlenme zamanı. Fenerbahçeli futbolcularda bu ateş, kor halinde. Emre gibi rüzgarlar eserse, yeniden alev alıyor. İşte bu yüzden son iki haftanın önemini bilenler ön plana çıkmalı, tatili gözleyenler değil.

YORUM YAZ