Arama

Popüler aramalar

En zor gece

Abone OlGoogle News
Haberin Devamı

Fenerbahçe camiası bu sezon değişik bir "misyon" peşinde... Başkan Aziz Yıldırım'a, dolayısıyla kulübe operasyon yapıldığı düşüncesine sonuna kadar katılan taraftarlar, parti mitinglerinde bile azımsanmayacak sayıları (300 bin kişi) yakalayıp, "adalet" mesajını haykırıyorlar, bu sezon sahada da kendilerine komplo kurulduğunu düşünüyorlar.

Buraya kadar herşey tamam. Çünkü kulüplerin de birer sosyal toplum kuruluşu olduğunu unutmamak lazım.

Baksanıza; bu sayede iki şok yenilgiye rağmen takıma verilen destek, motivasyon konusunda hocaya bile iş bırakmayacak seviyede...

Ama aşırı motivasyon bazen ters de tepiyor. İlk 7 dakikayı hatırlayın. Ufacık bir kıvılcımda bile kartın kıyısından dönecek kadar öfkeli olan Fenerbahçeli oyuncular belli ki, biraz da korkunun esiri olmuşlar. Bunu sorumluluk bilinci yüzünden yükselen adrenalin diye de tarif edebiliriz. Mesela Emre; kolundaki bandın sorumluluğu ile takımı toparlaması gerekirken, işi çeneye vuruyordu.

Oysa Ersun Yanal'ın tercih ettiği 11'in fizik ve mücadele gücü konusunda sıkıntısı yoktu. Elde kalanların teknik kapasitesi vasatın altında olduğu için Yanal, rakibi bir boksör gibi vura vura devirmeyi düşünmüştü. Zira Kasımpaşa'nın Scarione, Viudez, Castro, Babel gibi teknik ayaklarının fark yaratacağını biliyordu.

İlk 45'te göze çarpanlar şöyleydi:

Kadlec kanadı alarm veriyordu. Alves-Bekir ikilisi top çıkarmakta zorlanıyordu. Mehmet Topuz yine "aklıyla" değil gücüyle oynuyor, Alper, Kuyt'a eşlik etmeye çalışıyor, Holmen dengesizliği ile zaaf yaratıyordu. Yani orta saha çalışmıyordu.
Kasımpaşa ilk çeyreğin ardından, sadece Alper ile bir pozisyon bulabilen Fenerbahçe karşısında biri yüzde yüz olmak üzere, üç pozisyon yakalıyor, ama bitirici darbeyi vuramıyordu.

İkinci 45'e yerinde bir kararla Holmen-Cristian değişikliği ile giren ev sahibinde gerçek olumlu değişiklik Gökhan Gönül ile Alper'deydi. Biri sağdan, diğeri soldan bıkmak bilmeyen bindirmelerle Kasımpaşa'yı sarstılar, arkadaşlarını ayaklandırdılar.

57'de Kerem'in kırmızısı Fenerbahçe'yi daha da organize hale getirdi. Nitekim "çenesi" yerine, klasını konuşturan Emre'nin müthiş plasesi herkesi rahatlattı.

Terapi gibi gelen bu golden sonra sakinleşen Fenerbahçe'nin hücum gücünde sorun yoktu. Ama defans sallantıdaydı. Malki'nin şok golü de bu sıkıntının sonucuydu. Zira gol ortası takımın en zayıf halkası Kadlec kanadından geliyordu. Uyuyanlar ise Alves ile Bekir'di.

Lider bu kez panik yapmadı, aklıyla hareket etti. Bekir'in golü, Emre-Mehmet Topal ortaklığı sonucu gelen bir ağrı kesici gibiydi. Zira ikinci 45'teki Fenerbahçe 3 puanı hak etmişti.

Maçın tartışmasız kahramanı Alper'di. Sarı-lacivertli formayı giydiği günden bu yana en iyi futbolunu oynadı. Enerjisini, aklıyla birleştirdi ve kendine güveni artık yerine geldi.