Ders çıkarabilmek !

Haberin Devamı ›
Fenerbahçe’nin, kupadaki Rize ve ligdeki Gaziantep galibiyetleri, farka rağmen çıkarılması gereken derslerle dolu...
Emre Belözoğlu’nun, Antep maçından sonra verdiği demeçte, ilk yarıda ev sahibinin kaçırdıklarını hatırlatması, aslında bir dolu sorunun işareti gibiydi. Rize’de de farksız değildi Fener... Evet, iki maçta atılan goller keyif vericiydi, ancak bu iki maçta rakibe verilen pozisyon sayısı 10’un üzerindeydi ve bu istatistik sezonun kırmızı alarmıydı.
Aslında Egemen’in dönüşü ile geri dörtlü kuşkusuz Türkiye’nin şu anda en iyisi. Rakibe bol pozisyon verilmesinde Mehmet Topal’a eşlik eden kesicilerin rolü çok büyük. Antep’te özellikle Diego bu sorunun büyümesine yol açan isimdi. Çünkü ne kesiyor, ne de forvet hattına tam randımanlı destek verebiliyor. Diego için artık şu gerçeğe varmak lazım; Türkiye’ye posası geldi. Atletico Madrid’de uzatmaları oynuyordu, ülkemizde ise yeri kulübe... Yani hücumcu bir anlayışta bile ona yer vermek, takımı tıpkı Antep’te olduğu gibi, defansif yönde zaafa uğratıyor. Meireles ve Selçuk’tan sonra ancak 3. alternatif olabilir, o kadar... Bir parantez de Selçuk’a. Sabrın kalesi gibi. Hep işine bakıyor, kendi taraftarından gelen eleştirilere bile kulak asmayıp, profesyonellik dersi veriyor. Bu sezon şampiyonluk yarışında formasına büyük katkı vereceği de gün gibi ortaya çıkıyor.
İsmail Kartal’ın, her demecinde takımını yere göğe sığdıramaması, kuşkusuz oyuncuların gönlünü alıyor. Hele bu zorlu süreçte... Ama bazen çuvaldızı batırmak da, motivasyon dopingini sağlayabiliyor. Mesela, Emenike’yi diri tutmak adına, olduğundan farklı tarif etmek biraz garip kaçıyor. Çünkü Emenike işte bu kadar. Toplu topsuz çevresini görmeyen, dripling yapmayı bilmeyen, gol vuruşunda sadece gücünü kullanan, aklını saklayan tarzını artık değiştirmek olanaksız. Elbette sezon sonu onunla gelecek, ama “Ben iyiyim” tembelliğine girerse, çaresini bulmak zorlaşabilir.
Son nokta Başkan Aziz Yıldırım’a. Seveni kadar sevmeyeni olan Başkan, 17. yılını kutladı. Keskin kişiliği ile bilinen Yıldırım’ı her yönden eleştirebilirsiniz, ama şu gerçeği değiştiremezsiniz; o artık Türk futbol tarihine geçti.