Yönetici Masalları

Haberin Devamı ›
Geçen sezon olduğu gibi bu sezon da Beşiktaş’ta gidişata etki eden önemli parametrelerden biri sakatlıklar oldu. Takım omurgasının korunmasında fevkalade sıkıntı yaratan bu durum, zaten yedek kulübesinden alacağı katkı sınırlı olan Beşiktaş’ta işleri iyice güçleştiriyor. Tüm bunlara rağmen ilk devrenin çoğu maçında özellikle ikinci yarılarda paralize olan Beşiktaş, ikinci devre ciddi bir olgunlaşma yaşadı. Ve bu sayede hem saha hem yönetim düzeyinde türbülansa girmiş görünen Galatasaray’ın hemen önünde ligi ikinci bitirebilmek için muazzam bir fırsat yakaladı. Elbette bu duruma ligde oynanan futbol ortalamasının vasatı aşamayan kalitesi de olumlu yönde etki etti.
Beşiktaş, bu hafta Şampiyonlar Ligi yolundaki belki de en kritik deplasmanına çıkıyor. Kendisi gibi orta sahada dirençli ve yine kendisi gibi hızlı çıkışlarla sonuca giden Karabük’le oynanacak maçın sonucu Galatasaray’la sürecek yarışın da en kritik kavşağı olacak.
Şimdilerde Beşiktaşlı yöneticilerin keyfi yerinde. Ara ara ‘Hakemler 8 puanımızı gasp etti’ türünden ülke yöneticilerine has olmazsa olmaz sloganları atmadan edemiyorlarsa da o artık işin cilvesi sayılmalı!
Hatırlanırsa ilk devre, 10 kişi kalmış Fenerbahçe karşısında rakip sahada alınan 3-3’lük beraberlik sonrası Başkan Fikret Orman, teknik direktör Bilic’i işaret eden açıklamalarda bulunmuştu. O gergin günlerin ardından şimdi hocayla uzun süreli sözleşmeden söz ediliyorsa bunu da ilkelere değil rüzgarın yönüne bağlamakta fayda var. Bir bakarsınız üç maç kötü gider ve hedeften uzağa düşülür. İşte o zaman geriye ne Bilic’in bilgisi ne ‘sempatik karizması’ kalır.
Beri yandan, ‘Pahalı transfer dönemi kapandı’ diyenler, tıpkı Kerim Frei gibi kadroya girip giremeyeceği belirsiz olan Cenk Tosun’a ‘büyük bir scout öngörüsü’yle ilk yıl için 1.7 milyon Euro verip 5 yıllık sözleşme imzalarken bakalım banko oyuncu Oğuzhan Özyakup’u kaç paraya ikna edebilecekler!
Ama emin olduğum bir şey var.. İşler yeniden çıkmaza girdiğinde yöneticiler yine ‘yeni stat’, ‘yeni hoca’, ‘yeni dönem’ lafazanlığıyla umut tacirliği yapacak ve aynı anda taraftar da ‘hakem hatası kovalamaca’ oyununu sürdürecek.
Oysa ki hepimiz bal gibi biliyoruz; kalıcı ve sürdürülebilir başarılar için takım kurup o takımı olgunlaştırmak süreç işidir. Yani Anadolu’nun yerli yerinde sözlerinden birinde söylendiği gibi; ‘Zaman en iyi güreşçidir!.’ Gelin görün ki, onca para harcayıp zamana dayanıksız takımlar kuran yöneticilerin ham hayallerinin peşine takılan geniş yığınlar daimi bir yenilgi içinde olduklarını fark etmez bile...
Koyun ne güzeldir!
Bugünlerde başı taraftarı ve kulüp içi muhalefetle fena halde sıkıntıda olan Galatasaray Başkanı Ünal Aysal, oyuncularına hitaben ‘Ben burada aslanlar görüyorum, koyunlara pabuç bırakmayın’ türünden bir fabl yapmış. Bu ‘cesaret’ ve ‘aslan’ arasında kurulan ilişki beni her daim güldürür. Kimse sormaz mı, ‘Aslan’ın krallığından karıncaya, file, timsaha, uçan kuşa, börtü böceğe ne?’ diye. Bu hayatta kendisine sürekli kral, imparator, padişah arayanlar savanada topluluğuyla hayatını sürdürmeye çalışan gariban aslanı bu işlere niye karıştırırlar hiç anlamam! Ya iyi okullarda okumuş Aysal’ın ‘koyun’ benzetmesi!.. Ona ne demeli ? Bir şeyi yüceltmek için mutlaka bir ‘alçak’a ihtiyaç olduğunu vaaz eden bakış, kendi dışındaki yaşamı da böyle algılıyor. Ve insanın birçok ihtiyacını karşılayan koyunu bir aşağılama öğesine dönüştürüyor.
Ne var ki, beri yandan aynı kulübün başkan adaylarından Turgay Kıran, başkan seçilememiş olmasına rağmen kendine büyük bir güç vehmedip, ‘Onu, Aysal’ı sadece zengin diye göreve getirdik’ türünden bir şeyler söylüyor. Ahmet Kaya parçasında olduğu gibi; ‘Nerden baksan tutarsızlık..’
Bir söylemin sonu
2010-11 sezonunun ardından neredeyse tüm motivasyonunu o yılın şampiyonluğuna ve kupaya harcayan Trabzon’a kötü haber geldi. Meşhur futbol insanı Giovanni Infantino, Fenerbahçe aleyhindeki ‘Şike davası’ sürecinin UEFA için sona erdiğini, ancak Yargıtay’ın şike davasında kişiler hakkında verdiği kararın metnini incelemek durumunda olduklarını bildirdi. Ve ekledi, ‘İbrahim Hacıosmanoğlu UEFA Disiplin Kurulu’nun değil, Trabzonspor Kulübü’nün başkanıdır.’ Böylece Trabzonlu’yu da yoran bir retorik sürecinin sonuna gelinmiş gibi görünüyor.
Denizi göreceksin şaşırma
Fenerbahçe ile ilgili bir şey yazmayacağım sanılmasın. Şimdi işler iyi görünüyor ama onları da en son üst üste kaybedilen Eskişehir, Sivas maçlarının ardından federasyon seferi yaparken görmüştük. Meraklanmayın ilk krizde; ‘Gemliğe doğru denizi göreceksin(iz) şaşırma(yın)..’