Vasat ama kazançlı!
Haberin Devamı ›
Ancak ilk yarı boyunca bu beklenti hep teoride kaldı. Bir dönem ‘takım lideri’ olarak sunulan Manuel Fernandes sorumluluk almak yerine ‘kaçak güreşip’ sadece duran toplarda ortaya çıkınca pas yükü Oğuzhan’a bindi. Doğrusu o da yenilen gole kadar işini iyi ve doğru yaptı. Ancak iki ‘güçsüz’ Niang ve Mustafa Pektemek orta sahadakiler için ‘yardımcı hamle’leri yapamayınca Beşiktaş topu ayağında tuttuysa da işlevsel olamadı. Şüphesiz ki bunda müdafaa göbeğini kalabalık tutup oradan açılmayı hedefleyen Eskişehir’in oyun planının da etkisi büyüktü. Zaten Oğuzhan’ın götürüp 4 Beşiktaşlı’dan en olmayacak olana atıp, Fernandes’in de berbat ettiği pozisyonun dönüşünde Alper Potuk merkezli hızlı hücumun Özgür Çek tarafından golle tamamlanması tam da bu planının doğru uygulamasıydı.
İkinci yarı Eskişehir, Alper-Tello-Serol-Erkan hattıyla en uçtaki Kamara’ya hayli yaklaşıp oyunu Beşiktaş sahasına yığınca Samet Aybaba da orta saha direncini artırmak için mecburen ‘yaratıcılıktan’ feda edip Oğuzhan/Necip değişikliğine gitti. Oyun yine dengeye gelmişti ki, Holosko’nun indirdiği topta o ana kadar silik görünen Pektemek golü yoktan varederek vasat oyununa rağmen UEFA Kupası için elzem olan 3 puanı kazandırdı takımına.
Cenk’in kritik kurtarışları, Erkan’ın topla kurduğu zarif ilişki maçın izlenesi anlarıydı. Müdafaa görevine kitlenen Olcay’ın hücuma katılamaması, ‘mutsuz ifadeli’ Fernandes’in etkisizliği gibi nedenlere rağmen Beşiktaş, vasat oyunla da olsa kazanmayı bildi.