Temiz İnönü istiyoruz!
Haberin Devamı ›
Maç hangi sonuçla biterse bitsin... Yanlış bulduğumuz insanlar tuttuğumuz takıma yönetici, menacer, teknik adam olursa olsun... Kızılcık şerbeti misali, güle oynaya gideriz maçlara. Ben de öyle yaptım am İnönü’ye girer girmez sinirim allak bullak oldu...
Neye mi? Kazanılan maçlardan sonra “Taraftar her şeye layık, galibiyeti onlara armağan ediyoruz” gibi içi boş laflar eden yöneticilerin bize reva gördüğü ‘klasik duruma’.
Konu şu... Biliyorsunuz yıllık enflasyon hedefi yüzde 4 olarak açıklandı. Söylenen o ki, yıl sonunda yüzde 12 civarlarında olacakmış. Ben ‘ince ekonomi’den anlamam. Bildiğim şu, enflasyon sepetinde ‘maç bileti’ diye bir kalem olmadığından geçen yıl İnönü’ye girmek için 900 YTL verdiğim kombineyi bu sene 1200 YTL’ye almış olmam, yani benim cepten çıkan yüzde 30 enflasyonu etkilemiyor. Dert değil, Beşiktaş için helali hoş olsun da deriz.. Deriz de...
Kapalı Üst G kapısından girince doğruca tuvalete gittim. İnanmazsınız, pisuvarlardan biri iki sezondur tıkalı ve kullanılamıyor. En az 5 kez yazmışımdır, demek ki, benim okunurluk; 0 -yazıyla sıfır-. Gerçi tehdit telefonları da almadım değil ama demek okunmuyorum ya da dikkate alınmıyorum.
Diyorum ki, tuvaleti yönetemeyenden, taraftarına -kombine sözleşmesinde taraftara ‘müşteri’ deniyor biliyorsunuz- bu pisliği reva görenden, hayatımızı güzelleştirmesi yönünde olumlu bir şey bekleyebilir miyiz?
Maça gelince..
Konyaspor dişli takım... Çok koştu, çok çabaladı, iyi kapandı. Bunda Beşiktaş’ın oyuncu yapısının da önemi vardı elbet. Örneğin, Serdar Özkan, iyi niyetli çabasına rağmen kulvarını gerektiği gibi kullanamadı. Oysa, çok iyi koşular attı, o alanın boşluklarını çok iyi kullandı ama o ‘tehlikeli orta’yı bir türlü beceremedi. Çünkü, sol ayağı buna izin vermedi. Tello da müdafaa hattına yakın oynamak zorunda kalınca sol taraf çalışamadı.
Peki sağ çalıştı mı? O da üç aşağı beş yukarı sol gibiydi. Ama Delgado’nun kendini gösterdiği ve Uğur İnceman’ın da ona eşlik ettiği anlarda fevkalade paslar, o paslara bağlı hızlı hücumlar izledik. O bölümlerde oyun epey süslüydü. Mazallah Delgado’ya bir şey olursa nasıl bir Beşiktaş izleriz, düşüncesi bile korkunç...
Anlamadığım iki şey oldu maçta..
İlki, ikinci golden sonra Ertuğrul Sağlam’ın yerinden fırlayıp bağırıp çağırması. Bir tür sara krizi geçiriyordu. ‘Beddua’ ile ‘lanet etme’ karışımı hareketler. Futbolcular gole seviniyor, hoca sinir krizi geçiriyor. Tuhaf!
İkincisi, maç bitiminde kaleci Hakan Arıkan’ın, Zapatocny’ye yaptıkları. Zapotocyn sarılıp, kutlama yapmaya çalışıyor. Hakan öfkeyle el kol haraketleriyle onu tersliyor. Takım galip, tribün mutlu. Ne diye milletin afiyeti bozulur ki? Hakan, farkında mı bilmiyorum ama kapalının öfkesi çok futbolcunun kariyerini orada noktalamasına neden olmuştur. Kötü oynasa bile samimi ve iyi niyetli futbolcu ise aynı yerde baş tacı edilmiştir. Hatırlatırım..