Sis ve gece
Haberin Devamı ›
Maçın ilk 20 dakikası Serdar Özbayraktar’ın üçüncü dakikadaki şutu ihmal edilirse, orta saha mücadelesi şeklinde geçti. Bu dakikadan sonra Beşiktaş’ın direksiyonuna geçen Manuel Fernandes takımını Eskişehirspor ceza sahası çevresine yerleştirdi. Fernandes’in sade ve tek pasa dayalı oyunu rakip sahaya yerleşmiş Beşiktaşlı diğer oyuncuları, şehvetle gol arar hale getirdi. Devre 0-0 bittiyse, bundaki en büyük pay kuşkusuz ki Eskişehir’in heybetli kalecisi Vanja İvesa’ya aitti. Stoper Sivok dün akşam attığı golün mesajını hafta içinde vermişti. “Fernandes’le daha çok oynamış olsaydım, takımın en çok gol atan oyuncularından biri olurdum” mealine gelen sözlerini doğrularcasına Fernandes’in kullandığı bütün serbest vuruşlarda hep doğru yerdeydi. Golü de kornerden gelen Fernades ortasında buldu. Beşiktaş tribünlerinde enteresan bir huy gelişmiş. Bir grup insan ‘Ekrem Hayyam Dağ hata yapsın da yuhalayalım’ diye aportta bekliyor. Oysa ki canını dişine takıp elinden gelenin fazlasını yapmaya çalışan Ekrem oynadığı birçok maçta olduğu gibi Ernst, Hilbert, Fernades, Egemen ve Sivok’la birlikte takımın en iyisiydi. Carvalhal’ın Necip ile Pektemek değişiklikleri tribünlerde tedirginliğin başladığı 80’inci dakikadan sonra oksijen gibi geldi. Fernandes, Necip, Mustafa Pektemek ortak yapımı golden sonra, inanır mısınız, İnönü’nün üzerine 25’inci dakikadan sonra çöken sis bile dağıldı. Sis demişken... Yıkılıp yerine daha ‘modern’ bir stat yapılmak istenen İnönü, dün akşam sis altında, sobalı bir evdeki aile muhabbeti kadar sıcaktı. Sis, futbol gibi içinde her zaman bir belirsizlik ve gizem taşır. Belki de bu nedenle İnönü’ye çok yakışıyor.