Önümüzdeki maçlara
Haberin Devamı ›
Müdafaada gerek sakatlık gerek oyuncu yetersizliği nedeniyle oluşan gedikleri kapatmak için Atiba’yı her derde deva merhem haline getirince de, mevkisinde devamlılık gösterebilecek yegane oyuncusundan da yararlanamıyor..
Ve haliyle ‘takım omurgası’nı da dik tutmak mümkün olamıyor. Maçın ilk beş dakikasındaki Trabzon ataklarında Atiba iki kez stoper olmak zorunda kalıyorsa Ersan/Necip ikilisinin mevkii dağınıklığı üzerine ne söylense boş. Haliyle yük iyiden iyiye müdafaaya binince orta sahada Oğuzhan/Fernades ikilisinin oyunu derleyip toparlaması da mümkün olamıyor. Beşiktaş topu ileri taşımayıp resmen ‘sürüklüyor.’ O da bir düzen içinde değil ancak kişisel gayretle... O zaman da, ‘Hugo ne yapsın?’ değil mi?
Trabzon, Mustafa Reşit Akçay’ın geçen haftalarda sözünü ettiği, ‘iyi müdafaa’yı en azından ilk yarı boyunca doğru uyguladı. İkinci yarı Trabzon’un kontrol oyunuyla biraz daha öne taşan Beşiktaş Almeida’ya cılız toplar indirirken aynı anda geride Atiba, stoper bölgesini onarmaya yardıma gittikçe, sağ kanat yırtıldıkça yırtıldı.
Malouda/Tolga karşılaşması onlardan sadece biriydi. İki takımda da kenardan gelerek oyuna ‘can verecek’ oyuncu olmayınca iş mecburen yine eskilere kalmıştı ki, Fernandes’den gelen korner Atiba/Onur/Hugo sarmalıyla maç berabere geldi. Nihayetinde ‘düşük tempo, aksak ritm’ şeklinde özetlenebilecek memleket vasatını aşamayan, izlemekten gına geldiğimiz maçlardan birini daha geride bıraktık. Daha iyileri önümüzdeki maçlarda inşallah!..