Milli ara heba edilmiş
Kimileri burası için ‘’Zorlu bir lig’’ diyor! Belki de haklılar… Öyle ya, Beşiktaş’ı deplasmanda yenen Gençlerbirliği, Beşiktaş’ın deplasmanda yendiği Konya’yla oynuyor ve Konya, deplasmanda Beşiktaş’ı yenen Gençlerbirliği’ni deplasmanda yeniyor!.. Böyle bir lige ‘’zor’’ denmez de ne denir? Cümlede ne çok ‘’deplasman’’ geçti değil mi?.. İşte, ilk devrelerinde futbol adına genellikle çok az şey olan bu ‘’zorlu lig’’in bir ‘’zorlu maç’’ında daha örgütlü hücum sayısı azsa da ziyadesiyle hareketlilik oldu. Beşiktaş’a verilip Tammy Abraham’ın kaçırıp Andreas Gianniotis’in kurtardığı penaltı...
Haberin Devamı ›
Çaresizlik...
İlk devre gol dışında sahada görünmeyen Cengiz Ünder’in bir maç önce ikinci devreye çıkamayan Vaclav Cerny’nin asistinde attığı gol… Mert Günok yerine tercih edilen Ersin Destanoğlu’nun Claudio Winck’in kurtarılabilir kafa vuruşundaki çaresizliği!.. Kasımpaşa lehine verilen penaltı kararının VAR’dan dönmesi ve bir iki şey daha… Topla daha çok haşır neşir olup birini de gol yaptığı üç büyük gol şansı yakalayan Beşiktaş’ın, devreyi önde bitirememiş olma üzerine ciddi kafa yorması gerekir…
Haberin Devamı ›
Savunma bilgisi...
İkinci devre, özellikle de 60. dakikadan sonra iki takımın da hücuma elini kolunu sallayarak çıktığını izledik. Buna ülkemizde ‘’’Risk almak’’ deniyor da ‘’Sahi savunma bilgisi bu işin neresinde?’’ diye soran olmuyor! Atılabilir görünen gollerin bu kadar kolay heba ediliyor oluşu da tıpkı savunma zaafiyeti gibi bir ülke gerçeği olarak kabul edilirse, çalışarak çözülür. Ülkede şöyle bir doğru bilinen yanlış vardır; ‘’Kötü oynarken de kazanmayı bileceksin!’’ Bu önerme kaybedenin daha da kötü oynadığını ihmal eder. Bu tür maçlardan sonra ise teknik adamlar rakibe pozisyon vermediklerini belirtip daha çok pozisyonu olan taraf olan iddiasındadırlar… Yine de hal böyleyken, ‘’İyi oynayıp kazanmayı bileceksin’’ diyen kimseleri duymadım desem yeridir. Neticede Beşiktaş’ın bir çok dilim gibi ‘’milli ara’’yı da heba ettiğini söylemek pek yanlış olmaz sanırım










