Küçük bir iş kazası!
Haberin Devamı ›
Maçın kilit kavramı için ‘yüksek mücadele’ denebilir. Evet, maç yoğunluğunun Beşiktaş’ı ‘yormuş’ olacağı muhakkak. Öte yandan bu trafiğinin paradoksal olarak oyuncuların ‘maç kondüsyonu’nu yükselttiğini de göz önünde bulundurmak gerek. Beşiktaş’ın ligin en organize takımlarından İBB’ye karşı 90+4 dakika boyunca sağlam duruşunda en belirleyici faktör bu ‘maç kondüsyonu’ydu.
Temel sorun topu rakibine göre yarı oranda daha fazla ayağında tutmasına rağmen ‘pas trafiği’nde yaşanan aksamaydı. Manuel Fernandes, ilk haftalarda “Türkiye’de oyuncular çok fazla yakın temas içinde. Bu da nitelikli oyuncuların özelliklerini göstermesini engelliyor” mealinden bir şeyler söylemişti. Ligin yapısı değişmediğine göre Fernandes bir kenara not ettiği bu ‘yakın teması’ göz önünde bulundurmalıydı. Daha sade ve tek pasa dönük oynamayı tercih etse hem rakibi savurmak hem ‘yorgun’ takımını daha az koşturmak gibi futbolun temel doğrularını yerine getirmiş olurdu. Ancak o topla çok oynadı ve ikinci ya da üçüncü çalımlarda kaçınılmaz olarak İBB’li oyuncuların ‘yakın teması’na maruz kalarak topu kaybederken, takım temposunu da düşürdü. Yine de elinden geleni yapmaya çalıştığını söylemeliyim.
Maçın kilit hamlelerinden biri de İbrahim Toraman / Mustafa Pektemek değişikliği oldu. Hem topu ileride tutma konusunda mahir hem rakip için sürekli gözlenmesi gereken biri olan Pektemek’in yerine Toraman’ın alınmasının mesajı Beşiktaşlı oyuncular açısından gayet netti; “Geri çekiliyoruz.” O dakikadan sonra Carvalhal “İleri” diye çırpınsa da hiçbir oyuncusunu zihinsel olarak buna ikna edemezdi. Holosko’nun girişiyle yükselen Beşiktaş temposu, Hilbert’in ortaya kayıp Toraman’ın onun yerine geçmesiyle düştü ve bunun neticesinde İBB atakları keskinleşti. İBB’nin son bölümde saldıracağını tahmin etmek için kahin olmaya gerek yoktu ve Pektemek en gerektiği dakikalarda yedek kulübesinde oturuyordu. Yine de bu maçta iki puan kaybeden Beşiktaş mücadele gücü, organize olma yeteneği, kazanma arzusuyla emin ve olgun adımlarla ilerliyor.
Maçın en iyilerinden Can Arat’a da bir parantez açalım. Kayseri maçında ‘bürokratik bulanıklığa’ kurban giden Can Arat’ın varlığının İBB müdafaası için önemi bir kez daha kanıtlandı. Şimdi İBB, “Yenildiğimiz Kayseri maçı tekrar oynansın” diye itiraz ederse ‘pişmiş aşa su’ mu katmış olur?