Korona illetinde nafile maç!

Karadenizliler’in çoğu büyürken öyle çok dinledi ki yağmuru, sesinin müptelası oldu benim gibi. Evlere çekilip, yaşamlarımızı gözden geçirdiğimiz ‘Korona günleri’nde Ercan Taner’in sesinin altından adeta Turgay Fişekçi’nin dizleri akıyordu odaya; ‘Kuşlar çinkodamı gagalarken...’ Öyle güzel yağıyordu ki mübarek, içimizi temizlemeye çalışıyordu sanki! Yağmuru sorduğum stattaki dostum Mehmet Ayan ‘Yağmurun sesine bak aşka davet ediyor’u hatırlattı telefonda. Sessiz maçlarda ülkede oynanan futbolun sefaletinin su yüzüne çıkmasından söz edip kapattık telefonları. Maçta ise Galatasaray’ın çok etkili olmasa da aradığı, Beşiktaş’ın ise bekleyip fırsat kolladığı bir ilk devre izledik. İkinci devre de ilkinden farklı değildi. Plansız, savruk, kırık dökük hücumlar... Oyuncuların çoğu, ‘Korona tehlikesi geçene kadar maçları erteleyin’ der gibiydi...
Haberin Devamı ›
Gecenin sorusu
Bizim ülkede taraftarın varlığı kendi takımını itip rakibi geriletmekten öte doğrudan hakemi etki altına almaya mı yarıyor? Öyle ya, futbol adına ‘çıt çıkmıyor’ maçlarda! Dersiniz U21 ile A takım antrenman maçı yapıyor.
Haberin Devamı ›
Maçın starı
Bu oyun için bu futbolculara o kadar para harcanıp o antrenman yapılıyor. ‘Maçın adamı’ ya da ona benzer birini gören var mıydı?
Maçın olayı
Şu oyun vesilesiyle hatırlatayım. Maç başlarken sahadaki 22 futbolcunun 19’u yabancı. Sahadaki üç memleketlinin yaş ortalaması ise 33.6. O zaman bir Erol Evgin şarkısı; ‘Gel de yanma geçip giden hayata...’
Kısa mesaj
Galatasaray öyle ya da böyle yarışta ama Beşiktaş Caner/Gökhan/Burak üçlüsüyle ne antrenman kalitesini yükseltebilir ne de bu ısrarla herhangi bir yarışa ortak olabilir...