Karanlık zamanlar

Haberin Devamı ›
Bu dünyayı ısıtıp/aydınlatan emekçiler evlerine üç kuruş götürebilmek için girdikleri Soma ocağında göz göre göre ölüme gönderilmişken...
Sorumluluğu üstlenme erdemi göstermelerini beklemediğimiz siyaset erbabı kast, kalantor patronlar, denetlemekle yükümlü elemanlar ağızlarını her açtıklarında hepimizle pişkince alay ederken...
Acıdan kaskatı kesilmiş insanlar “Neden önlem almadınız?” bile diyemeden tekmelenip, tokatlanırken...
Her itiraz edenin koluna üç polis girerken...
Hukukun en önemli ayaklarından olan avukatlar, hukuk dışı uygulamalarla kelepçelenip ‘alıkonur’ ve savcı emrine rağmen meslektaşlarıyla görüştürülmezken...
Yakınlarını, tanıdıklarını artık hiçbir zaman göremeyecek insanların üzerine biber gazı sıkılıp, çoluk çocuk TOMA marifetiyle kovalanırken...
Hayatımızın her alanını kuşatmış insanlar zalimce politikalar izleyip hayatı sadece biz insanlara değil, bu ülkede/gezegende yaşayan tüm canlılara zindan ederken...
Bu kadar rezil ve zalim bir düzeni kurup, kollayanlar yani sorunların tam da nedeni olanlar bir yanda da büyük kalabalığı “Düzelteceğiz” kandırmacasıyla uyuturken...
“Evet, yaşadığımız hayat berbat, mutsuzuz ama ya istikrar bozulursa” ile başlayan ahmakça cümleler etrafımızı kuşatmışken...
Yardım etmek için Soma’ya gitmeye ve fotoğraf vermeye gerek yokken, ‘bir sürü işe yaramaz mühim şahsiyet’in denetleyici edasıyla bu büyük insanlık hadisesini ‘magazinleştirmesine’ rıza gösterirken...
İnsanın ‘iyi, güzel ve yaşayan’ yanıyla ilgili olan futbol ve bir zamanlar tribününe ‘Halkın Takımı’ pankartları gerilen Beşiktaş’ın Gençlerbirliği maçı üzerine böylesi zamanlarda bunlardan öte ne yazılabilir?