MENÜ

İyi oynamadan kazanmak!

Abone Ol Google News

Beklenen, İstanbulspor’un kendi ceza sahası önüne kümelenip kontra arayacak olmasıydı, öyle de oldu. Gerçi 'Kıpırdamadan oynadı' denemez İstanbul için ancak ülke futbolunun 'Pas karşıtlığı'nın getirdiği orta yapma/şut atma paradigması bu maça da egemendi. İlk devrenin hakimi görünen Galatasaray şut atıp (14), orta (14) yaptıkça rakibi çok da tedirgin olmadı. Çoğu girişimi kolaylıkla savuşturdu. Bakmayın siz 'Tehlike engelleme' istatistik kalemine! Öyle aman aman bir tehlike söz konusu değildi devre boyunca. Olan da penaltı oldu zaten. O da İstanbulspor savunma oyuncusunun ayağının kaymasından geldi! Nelsson ile Eze’nin çarpışmasından sonra maçın temposunun nasıl düştüğünü gördük! İşte, bol faullü ülkenin futboldaki yegane çözümü budur. Topu pasla elde tutarak tempoyu kontrol etmek yerine yerde yatarak oyunu 'Söndürmek'! İkinci devreye İstanbul öne çıkarak başladıysa da tempoyu yükseltip rakibi şaşırtamadığından bireysel girişimlerin dışında ciddi tehlike yaratamadı. Galatasaray ise Kerem’e ulaştırılan topların yine bu oyuncunun ayağında eriyişini izledi durdu.

Haberin Devamı

Zaniolo, İtalya'da yapabilir miydi?

Haberin Devamı

Bizde kabul gören bir savunma vardır; 'Kötü oynarken de kazanmayı bilmek'! Sormak çoğunun aklına gelmez, kötü oynayan kazanıyorsa mağlup olan ne oynuyor acaba? Beri yandan, kötü oynayıp kazanan acaba kaç maç iyi ve doğru oynamıştır ve yine 'İyi oyunu neden ve nasıl unutmuştur?' Ve nihayet maçın sonunda, Nelsson’un kademede önlediği İstanbulspor girişimi iki net pastan sonra topun Kerem tarafından İcardi’nin önüne indirilmesiyle maç da bitti! Oysa niyeyse o ana kadar 22 şut, 22 orta yapmıştı Galatasaray. Haydi bitirirken bir soru daha soralım… Kimilerine göre 30 milyon Euro'luk oyuncu olduğu savlanan Nicolo Zaniolo, oyuna girerken 'Tekmelik' olarak bilinen koruyucuyu takmıyor. Bunu ülkesi İtalya’da aklına dahi getirebilir mi sizce?

YORUM YAZ