MENÜ

Fernandessiz iş bölümü

Abone Ol Google News
Haberin Devamı

Maçın 10. dakikasına kadar ‘rakibi tartan’ ardından da oyuna tüm ilk yarı boyunca hükmeden Beşiktaş bunu neye borçluydu? Kuşkusuz ki, basit ve işlevsel oynama ısrar ve disiplinine. Bunda da Manuel Fernandes gibi topla kreatif ancak yine ‘topa tutkuyla bağlı’ olduğu için takım hızını düşüren bir oyuncunun kenarda oluşunun büyük etkisi vardı. Fernandes’in olmadığı orta saha topu paylaşma, oyunu hızlandırma konusunda hayli marifetli göründü. Rakip müdafaayı bol pasla savurup topu kenarlara indirme konusunda sıkıntı yaşamayan Beşiktaş golü de böyle buldu. Oğuzhan merkezli bir baskın anında sağ kanattaki boşluğu Atiba’dan daha hızlı kat eden Gökhan Töre, tıpkı geçen hafta Fernandes’e attırdığı goldeki gibi topu yine sol ayak dışıyla bu kez Olcay’ın kafasına servis etti.

Merak edilen Beşiktaş’ın çoğu maçta olduğu gibi ikinci yarı yine el frenini çekip çekmeyeceğiydi! Öyle olmadı. Topu ilk devreye göre bir parça daha az paylaşma başarısı gösterdilerse de rakiplerinin kullanmasına da izin vermediler. Ömer’in golüyle de zaten iştahsız rakiplerine oyunlarını iyice dikte edip, maça uzun süre hakim oldular.

Başta orta sahada Atiba/Veli seti, arkada oynadıkça güvenleri gelen Pedro Franco/Ramon Motta hattı maçın en göze batan ikilileriydi. Merkez oyuncu Oğuzhan’ı beslediği iki kenar Olcay/Gökhan ise hücum üstünlüğünü hep Beşiktaş’ta tutmayı başardı. Ta ki Sapara’nın golüne kadar. O andan sonra yaşanan paralize olma hali Beşiktaş’ta çözülmesi gereken en temel sorunun ‘gol yeme paniği’ olduğunu bir kez daha gösterdi. Çünkü, oyunu olgunlaşmış takımlar güven sorunu yaşamadıklarından böylesi durumlara en azından Beşiktaş’ın düştüğü sıklıkta düşmezler.

YORUM YAZ