Arama

Popüler aramalar

Endüstriyel futbol!

Abone OlGoogle News

Slogan belli: “Onlar oynasın, sen seyret ve unut gitsin.” Koray gibi birini almak için iyi para ödemek gerek... Ancak ona, kaleci Murat Şahin’e ya da Pancu’ya yapılanlar Beşiktaş’ın hızla “ötekilere” dönüştüğünü gösteriyor...

Haberin Devamı

FANATİK’in usta kalemi Cem Dizdar ile dört soru, dört cevap....

1 DİSKİ ve Ankaraspor galibiyetlerine bakarak, Beşiktaş ikinci yarıya iyi başladı denebilir mi?
Bu maçlar Kartal için ölçü olur mu?

Fazla aceleci olmamak gerek. Neresinden baksanız, gerek DİSKİ gerekse Ankaraspor cılız takımlar. Süper Lig’de oynayan Ankaraspor, ilk devre deplasmanda oynadığı 9 maçta sadece üç beraberlik alabilmiş. Böyle bir takımın müdafaası karşısında girilen pozisyon sayısının çokluğu aldatıcı olabilir Beşiktaş’ı değerlendirirken. Yine de takımda bir iyileşme gözlediğimden söz edebilirim. Takım hızı hâlâ arzulanan seviyede olmasa da sanki organize olma becerisi yükseliyor gibi göründü bana. Ama unutmamak gerek ki, bir takımın organize olma becerisi rakiplerinin onu ‘bozabilme’ kabiliyetiyle doğru orantılıdır. İzlediğimiz iki takım da Beşiktaş’ı bozabilecek güçte takımlar değildi.

Haberin Devamı

2 Juventus’un genel menaceri Moggi, “Transfer çok kolay bir olaydır. İşinize yarayanı alır, yaramayanı gönderirsiniz” demişti. Holosko transferi mantıklı bir hamle miydi?
Holosko transferinin iki açısı var. İlki şu; müdafaa oyuncuları bir takıma ancak esinti getirir, Beşiktaş’ın ihtiyacı olan ise taze bir rüzgardı. Holosko bu işe yarayabilir. Sıcak, hırçın ve hareketli bir oyuncu Holosko. Hatırlayın, Manisa’da gol attığında tellere tırmanacak kadar istekli biri. Beşiktaş tribünlerinin ruhuna yakın biri olması açısından bakıldığında ‘olumlu’ bir hamle olarak değerlendirilebilir. Diğer yandan Holosko’nun takım ve taraftardan çok Ertuğrul Sağlam, Sinan Engin ve yönetime oksijen sağlayacağını da düşünebiliriz. Çünkü yönetim ve teknik direktör, henüz hatalı transfer politikasının ve elde patlayan transferlerin özeleştirisini yapmış değil. Bu açıdan bakınca da memlekette oynayan ‘iyi görünümlü’ bir oyuncuyu dünya kadar maliyetle almak bana pek mantıklı bir hamle gibi gelmiyor. Sözü dinlenmeyenler grubuna dahil biri olarak yapabileceğimiz, beklemek ve görmek ve bu transferin “hayırlara vesile olmasını” dilemek...

3 2000’de Erman Güraçar alınırken, Ertuğrul Sağlam apar topar gönderilmişti Beşiktaş’tan. 7 yıl geçti, hikaye aynı kaldı özneler değişti. Dönemin futbol şube sorumlusu başkan oldu. Koray Avcı’ya yapılanlar doğru muydu?
“Endüstriyel futbol” tam da böyle bir şey. Sloganını da şöyle belirleyebiliriz; “Onlar oynasın, sen seyret ve unut gitsin.” Gittikçe acımasız ve romantizm karşıtı hale dönüştürülen bu oyun, dünyayı da hafızasız kılmanın etkin araçlarından biri olarak kullanılıyor. Koray Avcı, çok beğendiğim oyuncu tipinde değil ama çalışkan ve işini yapan biri. O işlerlikte yeni birisi için iyi para ödemek gerek. Ancak ona, kaleci Murat Şahin’e ya da ‘Kadıköy Panteri’ Pancu’ya yapılanlar Beşiktaş’ın hızla “ötekilere”, “karşıtlarına” dönüştüğünü göstermesi açısından ibret verici. Bunun, kendisi de aynı gadre uğramış Ertuğrul Sağlam eliyle yapılıyor olması da ayrıca ironik.

Haberin Devamı

4 Tüm olumsuzluklara karşın ligin ikinci yarısı öncesinde Beşiktaş zirvenin sadece 3 puan gerisinde... Taraftar şampiyonluğa inanıyor mu?
Beşiktaş, oyuncu kalitesi göz önüne alındığında şampiyonluğun en güçlü adaylarından biri. Takımın sorunu, tatsız tuzsuz top oynatılıyor olması. Bu oyuncularla bambaşka bir şey de yapabilirdi teknik direktör Ertuğrul Sağlam ama, o da yerli hocaların ezici çoğunluğu gibi ‘tutucu’ futbolu tercih etti. Onların da gerekçeleri belli: Yenilirsek işsiz kalırız... Haklılar da... Ancak unutmayalım ki, devrimci, ilerici düşünceler bu korkuyu alt etmeyi becerebildiğimiz noktada uç vermeye başlıyor.
Siyah-Beyazlı taraftarlara gelince gözlediğim şu; Beşiktaş tribünlerinde hâlâ menacer Sinan Engin’in göreve gelmesiyle başlayan travma sürüyor. Ezici çoğunluğun içine sinmemiş bir durum Sinan Engin’in menacerlik görevine getirilmesi. Evet... Onlar şampiyonluğa inanıyorlar ama Sinan Engin’in görevli olduğu takımın şampiyonluğu o kadar keyif verici olur mu onlar için, işte ondan emin değilim. Sonuçta, ‘abi’lerle yapılan telefon konuşmaları ve yüzüncü yıldaki “abi katkısı” iddiası zihinlerde hâlâ taptaze duruyor.