Eldeki kadro bu
Haberin Devamı ›
Beşiktaş’ın ‘kadro mühendisliği’nin sorun yarattığına defalarca vurgu yapmıştım.Yedek kulübesi bu kadar sınırlı sayıda yetenekli oyuncu barındıran, en iyilerinin bu sıklıkta sakatlandığı bir takımda işleri yoluna koymak kuşkusuz ki zor olacaktı. Bu maç bunu bir kez daha gösterdi.
Sormak gerek... Atiba/Fernandes/Oğuzhan üçlüsünün olmadığı bir takımın kaptığı toplarla oyuna hükmedebilmesi için orta sahada kiminle oynamalı? Herhalde ‘top a∫ığı’ Gökhan Töre ya da yegane özelliği boş alanda topla buluştuğunda hamlelenmek olan Olcay Şahan’la değil! Ancak eldeki kadro başka bir plana imkan vermeyince ortaya da ister istemez böylesi oyunlar çıkıyor.
Maç başlayıp ilk 20 dakikayı izledikten sonra önümdeki kağıda şöyle bir not düşmüşüm; “Bu maç ancak Gençlerbirliği oyuncularının yapacağı büyük kazalarla Beşiktaş’a döner.” Ligin ilk dört haftasının aldatıcı olduğunu çoğu Beşiktaşlı tahmin etmek istemiyordu ancak durum oydu. Hele ki bu maçtan önce oynanan Elazığ maçının ölçü olması mümkün bile değildi. Ancak, unutmamak gerekir ki, ‘galibiyet aldatır.’ Bu da öyle oldu.
Beşiktaş, Veli/Necip orta saha savunma hattıyla topu ele geçirme konusunda büyük efor harcarken, topu kaptığı anlarda ise onu işlevsel kullanma konusunda herhangi bin plana sahip görünmüyordu. Bunun da nedeni, varsa o planı hayata geçirecek oyuncuların olmayışıydı. Geriye sadece, ‘kişisel performans’lar kalıyordu ve Mehmet Özdilek de ona hem ‘yakın oynatıp’ hem de olası gedikleri garanti oyuncularla kapatarak çözüm üretmişti. Örneğin, esasen müdafaa önü oyuncu olan Gosso’nun Beşiktaş’ın yegane saldırı kanadı olan sol tarafını kapatması gibi.
Beşiktaşlılar’ın topu kendi aralarında paylaşmasına izin vermeyen Gençlerbirliği oyuna hükmedemediyse de öne geçtiği ‘vasat oyun’un rakibine dönmesine de izin vermedi.
Son haftalarda ikinci yarıları oynayamama konusunda ciddi bir sabıkaya sahip olan Beşiktaş bu maçta da aynı sıkıntıyı yaşadı. Özellikle Mustafa Pektemek/Ömer Şişmanoğlu oyuna dahil olduktan sonra sadece ‘ileri uzun top’ ya da ceza sahası çevresinde yakalanan duran top pozisyonlarına bel bağlanıyorsa bu işte bir iş olmalı.
Bogdan Stancu 47. dakikada o akıl almaz golü kaçırmasa bu düzendeki Beşiktaş’ın iyice dağılacağını tahmin etmek zor olmasa gerek. Bir takımın en iyi oyuncusu topla buluştuğu kısa anlarda onu takımı lehine ‘verimli hale’ getirmeye çalışan en uçtaki Hugo Almeida’ysa ve ona top indirecek farklı planlarınız yoksa bu takımı iyileştirmek en azından kısa süre mümkün olmayacaktır.
En arzulu olanı Uğur
Uzun zaman futboldan uzak kalmış olmasına rağmen Beşiktaş’ın en arzulu oyuncusunun Almeida ile birlikte Uğur Boral olması şaşırtıcı değil mi? Bu tecrübeyle açıklanacaksa takımdaki gençlerin kafalarını ellerinin arasına alıp eni konu düşünmeleri gerekir. Gosso’nun orta sahaya kat ettiği anları fırsak kollayıp rakibin sağ kulvarına sızan Uğur, sınırlı sayıdaki olgun atakların baş aktörüyse Beşiktaş’ın işi hayli zor.
Olcay’ın yaptığı
Dakika 57. Hakem Özgür Yankaya faulu çalmış ki o pozisyonda karar tartışılabilir - ve ‘düdüğü bekle’ diye de not düşmüş. Kaleci hazırlanırken Olcay Şahan’ın topa vurmuş olmasını nasıl açıklamalı bilemiyorum. Gerçi Olcay, maç sonu “Hakem oyna” dedi gibisinden birşeyler söyledi ama ‘düdük işareti’ni bizim gibi o da görmüş olmalı. Beri yandan ‘top yapıcılar’ın olmadığı bir takımda Olcay’ın hele de Gökhan Töre çıktıktan sonra tüm samimiyetine rağmen yegane ‘top yapıcı’ olarak kalması Beşiktaş’ta hem ‘kadro’nun hem de işlerin çok çok zor olduğunun açık göstergesidir diye düşünmek gerek.
Toraman’ı bir kez daha düşünmek
Beşiktaş’ın kadrosu sınırlı... Beri yandan elde cezalı iki oyuncu var... Belki Sezer Öztürk kullanılabilir durumda değil ama Serdar Kurtuluş’un bu denli yetersiz kaldığı bir takımda İbrahim Toraman’a duyulan ihtiyaç - Atiba’nın yokluğu da düşünüldüğünde - gün gibi açık. Bu ligin tecrübeli oyuncularından İbrahim Toraman’ın gerektiğinde müdafaa önü, gerektiğinde stoper ya da sağ bek olarak kısa vade çözümler için işe yaracağını bir kez daha düşünmek gerek.
Hugo Almeida şart!
Bu maç bir kez daha gösterdi ki, Hugo Almeida bu takımın olmazsa olmazı. Fernandes’le sözleşme yapılmayabilir belki ama Almeida gibi hem takıma hücumda herkesten çok yarar sağlayan hem de Dünya Kupası’nda sükse yapma ihtimali olan bir oyuncuyla anlaşılma yolunun bulunması, Beşiktaş’ın menfaatine olacaktır diye düşünüyorum.