Doğru vuran kazandı

Haberin Devamı ›
Ancak sonucun gerçek belirleyicileri topla iyi oynayanlardan çok, topa ‘doğru’ vuran oyuncular oluyor. Topu ‘doğru adres’e teslim edecek oyuncu sayısı bakımından Fernandes ve Almeida gibi bu işin iki ustası Beşiktaş’ın artıları. Ama bu yeter mi, işte orası tartışmalı. Temposu ilk yarı boyunca zaman zaman yükselen maça Beşiktaş lehine farkı koyacak oyuncu kuşkusuz ki Fernandes’ti. Ancak Hikmet Karaman bu oyuncuyu ablukaya aldırınca ‘fark’ ortaya çıkamadı. Öyle ki, Fernandes zaman zaman top almak için müdafaa göbeğine kadar gerilemek zorunda kaldı ya da bir başka söyleyişle Antep onu oraya itti. Hal böyle olunca da maç ‘yaratıcılık’tan çok, ‘güçlü’nün kazanacağı bir oyuna dönüştü...
Ancak ikinci yarı ilk yarının aksine iki takımın da oyuna ağırlığını koyduğu ve bu nedenle sık sık yön değiştiren bir maç izledik. Sivok’un zamanlama hatasıyla gelen manasız penaltısı, Fernandes-Almeida ikilisinin gayretlerini de boşa çıkarmış oldu. Koşan, gayret eden, kendi eşiğini aşmaya çalışan Antep, ikinci yarı rakibini geriletmeyi başardı ve geriye düştüğü anlarda bile oyundan hiç kopmadı. Çünkü kadro olarak ‘diş geçireceği’ bir rakiple oynadığının bilincindeydi. Maçı zor da olsa Orhan Gülle’nin ‘doğru vuruşu’ ile kazanmayı becermesi, işte bu farkındalıkla mümkün oldu.
Beşiktaş çok koşan, kapatan ama ‘yaratıcı oyuncuları’ muhasara altına alınınca sıradanlaşma eğiliminde olan bir takım. Sonucu etkileyecek oyuncu sayısı iki, bilemedin üçle sınırlı. Haliyle bu sezon hep sürpriz sınırında gezinecek gibi görünüyor.
Ve so bir not: Ülke futbol kültürünün doğal sonucu olarak hakeme bu denli asap bozucu biçimde itiraz eden oyuncu sayısının fazlalığı ve bunun büyük kalabalık tarafından meşru bulunması oyunu berbat etmekten başka bir işe yaramıyor. Topla doğru oynamayı beceremeyen oyuncuların hakemle kurdukları bu berbat ilişki oyunu da, eğlenceyi de karartıyor...