MENÜ

Daha fazla cesaret

Abone Ol Google News
Haberin Devamı

Ankaraspor gibi umulmadık mağlubiyetlerin yanı sıra şaşırtıcı performansların gösterildiği Fenerbahçe ve Atletic Bilbao gibi maçların ardından herkes takım için ne düşüneceğini şaşırır oldu. Kötü kaybetti, ‘iyi kazandı’ Beşiktaş. Takım birbiriyle aynı kalibredeki oyunculardan kurulu olduğu için, maçı tek başına çevirecek yetenekte birini arar oldu gözler. Birkaç maç Tümer, ‘yıldız oyuncu’ boşluğunu doldurur gibi oldu ama o da sürekli parlayacaklardan olmadığından ‘aranan taze kan olmayı’ beceremedi. Ligin ikinci yarısı, ilk devre gibi geçmesin diye ‘acilen’ bir şeyler yapmak gerekiyor ya, okuduğumuz haberlerden Beşiktaş yönetiminin bu konuda da umut veren girişimleri olduğuna dair ipuçları elde edemiyoruz. Öğrenebildiklerimiz, ‘gidecek oyuncuların’ kimler olduğu. Peki ya, gelecek olanlar?.. Görünen köye kılavuz olmak gerekirse; Beşiktaş’ın acilen iyi bir orta saha oyuncusuyla devamlılığı olan sıkı bir forvete ihtiyacı var. Hangi maçta ne yapacakları belli olmayan Tümer ve Sergen’e güvenerek ikinci yarıya başlanırsa tablonun ilk yarıdan farklı olacağını düşünmek hayal olur. Beşiktaş orta sahası bugün kuşkusuz, Federico Giunti ayarında bir oyuncuya sahip olamamanın sıkıntılarını yaşıyor. Benzeri bulunabilir mi bilemiyorum ama ne yapıp edip, bu kalitede bir orta saha oyuncusu gerekiyor bu takıma. Çünkü, modern futbolun denklemini orta saha oyuncuları çözüyor. Orayı ya tutuyor ve maçı kazanıyorsunuz ya boş bırakıp kaybediyorsunuz. Beşiktaş’ın kazandığı iki önemli maçın - Fenerbahçe ve Atletic Bilbao - yıldızının Okan Buruk olması tesadüf değil. Aynı biçimde Marco Aurelio’nun olmadığı bir Fenerbahçe’nin Galatasaray maçında ne hallere düştüğünü de hep birlikte gördük. Aurelio’suz Fenerbahçe orta sahası o maçta yeterince top çalıp, gereken direnci gösteremiyince top yapıp hücuma da çıkamadı. Ve yenilgi kaçınılmaz oldu. Tabii o maçta Galatasaray’ın takım olarak gösterdiği direnci, yardımlaşmayı ve oyunu paylaşma becerisini de ihmal etmemek gerek. Beşiktaş’ın bir başka ihtiyacı da çok açık ki, forvet hattında. Carew, Ahmet Hassan ya da Veysel, tıpkı orta saha oyuncuları gibi bir iki maç idare edebilecek ama sürekliliği olmayan oyuncular. Geçen yıl ligin kaderinin yön değiştirmesinde, bazı yönetici kadroların ‘karanlık alışverişlerinin’ olduğu kadar, Fenerbahçe’nin ligin ikinci yarısına Marcio Nobre gibi maharetli bir forvetle başlamasının da etkisi olduğunu düşününlerdenim. Eğer yönetim iradesi, doğru isimlerle takımın söküklerini bir an önce diker ve gereken yamaları yapabilirse, ligin ikinci yarısı Beşiktaş açısından daha iç açıcı geçecektir, eminim. Çünkü ilk beş maçtan dördü içeride ve ‘taraftarlı’ oynanacak. Bu durum en azından 13 puana tekabül eder ki, bu ligin bütün fotoğrafının değişmesi demektir. Beşiktaş ligi nerede bitirir bilemem ama kapalıya gittiğimde iyi futbol izleme hakkımı geri istiyorum. Bunun için kısa vadede yapılacaklar da belli. Hızla iki üç ‘mahir futbolcu’ alabilmek ya da kiralamak ve sonra keyifle işimize bakmak. Çene yaparak geçirilecek zamanlar tükendi, şimdi ‘iş vakti...’ Grup Yorum bir şarkısında şöyle der; “Cesaret cesaret, daha fazla cesaret... Kurtuluş mutlaka ellerimizde...’ Gereken budur...

YORUM YAZ