Arama

Popüler aramalar

Bi susun diyen yok mu!

Haberin Devamı

“Kirlilik içinde meseleyi ‘takımdaşlık faşizmi’ne indirgeyen yöneticiler doğruları istedikleri gibi gözden kaçırıyor”

“Taraftar ise, ‘Bu yıl olmadı bir sonraki sezon yıldızlarla ya da yeni statla uçacağız’ palavrasıyla avunmayı sürdürüyor”

“Ülkede hala iki ön libero, ikişer sağ ve sol bek çıkmıyorsa, kafa ve ayaklar yerine çenelerin boş yere çalışmasındandır”

Malumunuz futbol, endüstriyel bir faaliyete dönüşeliberi sahadan çok medyada oynanıyor. Stadyumların insan kapasitesinin sınırlı olması gibi nedenler, hele de bizim gibi üç takım çevresine kümelenmiş geniş kalabalıkların olduğu bir ülkede işi iyiden iyiye bir ‘medya oyunu’na çeviriyor. O nedenle dikkat edin ortalık içi boş slogandan, fuzuli demeçten, zeka içermeyen sataşmadan geçilmiyor. Çünkü bu ülkede futbolcuların değil ‘yöneticilerin oyunu’nu izliyoruz çoktandır. Beri yandan ‘oyunun değeri’ni de sahada oynayanlar ile onları stadyumda izleyenler değil, futbolu yönetenler belirliyor. Düşünün bir, Alper Potuk’un sadece bonservisi 7.250 milyon euro artı Henri Bienvenu takası.. Hadi bir de dünyadan örnek verelim; Gareth Bale’in bonservisi 99.5 milyon euro. Bunları hangi eli yüzü düzgün iktisat doktrini açıklayabilir ki?

Durum bu kadar ‘akıl dışı’ iken bu ‘demeç kirliliği’ni ‘akıl içi’ verilerle analiz etmeye çalışmak başlı başına tuhaflıktır. Ne derler bilirsiniz; ‘Yanlış hayat doğru yaşanamaz...’

Taraftar inanıyor!


Futbol geldiğimiz noktada tam da bu ‘akıl dışı’ yapısı nedeniyle yöneticileri futbolculardan daha görünür kılıyor. Bu görünürlüğün yegane aracı da medya olduğu için ‘güçlü görünen yöneticiler’ bu çok sevdiğimiz oyunu alabildiğine işgal ediyor. Üstüne üstlük ağızlarını her açtıklarından açık seçik belli oluyor ki çoğu oyunun dinamiklerinden de bihaber! Peki taraftarlar? Onların takım tutma hadisesini bir ‘kimlik mücadelesi’ne çevirdikleri açık. Tuttukları takımın yöneticilerinin ağzından çıkan her olur olmaz sözü kayıtsız şartsız doğru kabul edip, bu hastalıklı hali çoğaltıp yaygınlaştırıyorlar. Bu noktadaki temel motivasyonları ise ‘gelişme/ilerleme’ değil “Önce rakip bir tökezlesin hele” oluyor. Haliyle böylesi bir atmosferde ne futbolcunun gelişimi üzerine akıl yürütülüyor, ne hakemlik kurumu üzerine doğru düzgün bir tartışma yapılabiliyor, ne takım olgusu ve ihtiyaçlar rasyonel olarak incelenebiliyor ne de futbolun gündelik hayatımızla bağı doğru olarak kurulabiliyor.

Kayıkçı kavgası...


Bu kirlilik içinde meseleyi ‘takımdaşlık faşizmi’ne indirgeyen yöneticiler de doğruları istedikleri gibi gözden kaçırmayı başarıyor. Taraftar ise, “Bu yıl olmadı bir sonraki sezon yıldızlarla ya da yeni statla uçacağız” palavrasıyla avunmayı sürdürüyor. Neticede, her sezon benzeri şeyleri tartışıyor benzeri kayıkçı kavgalarını izliyorsak... Bütün bunlar olup biterken ülkede hâlâ eli yüzü düzgün iki ön libero, ikişer sağ ve sol bek çıkmıyorsa bu, kafa ve ayaklar yerine çenelerin boş yere çalışmasındandır. Ve taraftarlar, “Bi susun da şu oyunu zevkle izleyelim abi” diye yüksek perdeden itiraz etmeyi başaramadıkça bu yönetici tiyatrosu - haliyle onları taklit eden futbolcu dalaşısürüp gidecektir.

Arkadaşlar! Tufaya düşmeyelim..

Başladığı günden bu yana tek bahis kuponu doldurmamış dahası nasıl doldurulduğunu bilmeyen biri olarak, yaklaşık iki haftadır 10’a yakın mail aldım. Çoğu, “Abi bu sen misin?” bazıları da “İnsanları dolandırmaya utanmıyor musun?” diyordu. Facebook hayatımıza girdiğinde iş gereği bir sayfa açmış ancak bir ay sonra bana uymadığını anlayarak derhal uzamıştım! Anlaşılıyor ki biri/birileri ‘Cem Dizdar’ diye sayfalar açıp kupon ve hayal ticareti yapıyor. Kolay yoldan para kazanma heveslisi insanlar da bu yola sapıyor. Nihayetinde bir bölüm insan kandırıldığını anlayıp “Bu sen misin?” diye soruyor. Soruyu başta sorsalar bu tuzağa düşmeyecekler. Belki bu işi kurgulayan vatandaşın(ların) adı ve soyadı da Cem Dizdar, onu da bilemiyorum. Neyse... Diyeceğim şu; ben bahis işinden zerrece anlamam. Facebook ve Twitter’da yokum.. Uyanık olun, kolay para kazanacağız diye tufaya düşmeyin!.

Yazarın Diğer Yazıları
Tümü

‘’Oynatmama problemi!‘’

19 Şubat 2014, Çarşamba 01:30
YAZININ DEVAMI