Arama

Popüler aramalar

'Bekle bizi İstanbul!'

Haberin Devamı

Gece ayakta kalabilmek için sokağa geç aktım. Semte geldiğimizde saat 5’e yaklaşıyordu. Önce, Turgut’un Yeri’nde bir kaç kadeh yuvarladık, sonra maçı izlemek için Kambur’un Bahçesi’ne geçtik. Sağ olsun tribünden arkadaşlar masalarında bize yer açıp, yanımızdaki kadınlara yerlerini verme nezaketi gösterdiler.
Doğrusu ben golleri tekrarında bile göremedim. Ama zaten “Olsun da, varsın ben görmeyeyim” halindeydik hepimiz. İçtik, bağırdık, marş söyledik maç boyunca. Deniz Çoban, Denizli’de son düdüğü çaldığı an, bütün semtte olduğu gibi ‘Kambur’un Bahçesi’nde de kıyamet koptu. Bir anda ortadaki süs havuzunda buldum kendimi, bir garson arkadaş feryat ediyordu; “Abi havuzda elektrik var çarpılırsınız. Çıkın” diye... Su dolu ayakkabı, dize kadar ıslak pantolonla gece yarısına kadar Beşiktaş’ta kaldım. İrili ufaklı gruplar semtin dört bir yanında meşalelerini yakmış, “Bekle bizi İstanbul” diyordu...
Kazan’ın önü mahşer yeriydi... Bir ara bir polis grubu geçti kalabalığın içinden sağa sola “Dağılın” diye bağırarak. Sanırım korumakla görevli oldukları bir aracı İnönü’deki ‘Fetih Şöleni’ne götürüyorlardı. Tepki büyük oldu polislere ve sonra bir daha da ortada hiç polis görmedim ayrılana kadar. Anlayamadığım şuydu; Beşiktaş şampiyon olacaktı, semt sokağa akacaktı. O trafik kesilse, araçlarındaki insanlar kalabalık içinde korkulu anlar yaşamasa daha ‘medeni’ olmaz mıydı? Ben gençlerin salladığı araçlardan bir kaç tanesini şahsi gayretimle engelledim ama yapabileceğim o kadardı.
Bir ara İnönü’deki ilkokul müsameresi kıvamındaki ‘İstanbul’un Fethi’ gösterisine inat, bildiğimiz anlamda bir belediye otobüsü ‘ele geçirildi’ gençler tarafından. Kapıları zorlanarak içeri girildi, üstüne çıkanlar kalabalığa üçlü çektirdi, marş söyletti. Motosikletin biri ‘lastik yaktı’ geçidin altında.. ‘Opera’ söylendi zıplaya zıplaya... Diyarbakırlı bir arkadaş, birasını paylaştı hepimizle. Onlarca başka insanla çocuklar gibi zıplarken fotoğraflar çektirdik, cep telefonu kameralarına kayıt düştük o güne dair. Kalabalıktaki birinin her yeni hamlesi yepyeni coşkulara neden oldu gece boyunca.Yaşlanmışız, saat 01.00 geçtikten sonra pilim bitti. Balık pazarının oradaki kartal heykelinin çevresinde uzatılan kutu biralardan da iri yudumlar alıp, açlıktan ezilen midem için pide arası bol tavuk döner yaptırıp, ayranı yudumlayarak çıktım semtten. Arabalardan sarkanların tezahüratlarına eşlik ederken, bu alçakgönüllü, kalender takımın taraftarı olmaktan bir kez daha mutluluk duyarken buldum kendimi. Yol boyunca düşündüm, şampiyonluk kutlamasının Şamdan’da yapılmasının Beşiktaşlı’yı bozacağına, en doğrusunun semtte hep birlikte yapılan olacağına, ‘halkın takımı’na, halkın eğlencesinin yakışacağına bir kez daha karar verdim...

Yazarın Diğer Yazıları
Tümü

‘’Kurtuluş reçeteleri‘’

01 Haziran 2009, Pazartesi 04:30
YAZININ DEVAMI