Arama

Popüler aramalar

Başkasının acısına bakmak

Abone OlGoogle News
Haberin Devamı

Yıl 1989. Beşiktaş o sezon küme düşen Adana Demirspor’a İnönü’de 10 gol atıp resmi bir maçta en çok gol atan takım unvanını alıyor. Yücel bir gün, Milne’le söyleşi yapıyor ve laf dönüp dolaşıp o maça geliyor. Gordon, skorun kendisini utandırdığını söyledikten sonra “Bize yakışmadı” diyor. Ve şuna benzer sözlerle devam ediyor; “3 gol yeterdi. Fazlası ayıp oldu. Rakibimizin onurunu düşünmedik. Ama gençlere söz geçirmek mümkün olmuyor. Büyüdüklerinde onlar da anlayacaklar ama...”Pazar günü Fenerbahçe’nin attığı 7 golün özetini izlerken bütün bunlar geçti aklımdan. Evet, futbol gol için oynanan bir oyundur ve bol gollü bir maç seyirciye çok keyif verir. Ama, gol de herşey değildir. Güzel bir çalım, kayarak yapılan bir müdahale, rakibin en mahir oyuncusunun ayağından tereyağından kıl çeker gibi alınan top da en az şık bir gol kadar keyif vericidir.Ligin dibine oturmuş ve hiçbir direniş gösteremeyen Kayserispor’a onca gol atarken, 1989’daki Metin - Ali - Feyyaz’ın ‘acımasızlığı’ içinde gördüm Fenerbahçeli topçuları. Rakiplerinin hislerini, onurlarını hiçe sayan, onları kentlerine döndüklerinde manalı bakışlarına mahkum eden bir hırçınlık, ağır bir acımasızlık, doymak bilmeyen bir arzu içindeydiler. Oysa 3-0 yeter de artardı. Hocaları da dahil hiçbiri durmadı, durmak istemedi. Biraz daha zaman olsa belki bir o kadar daha atacaklardı.Bu maç bir Galatasaray, bir Beşiktaş maçı olsa, yine de anlamam ya, hadi ‘ezeli rekabet, şu, bu’ diyerek, bir ölçüde anlaşılırdı diyelim. Ama rakip Kayseri’ydi ve ligin en altına çökmüştü. ‘Terdaşları’, diz çökmüş Kayserili arkadaşlarına çok sert vurdu. Oysa bu oyun, bir ‘merhamet’, bir ‘nezaket’ oyunuydu da aynı zamanda. ‘Öteki’ni kollamak da vardı oyunun terbiyesi içinde, yenmek ama rezil etmemek. Başını öne eğdirmemek.Çoğu insan gibi “Bu sadece bir oyun. İnsanlar çok gol seyrettiyse bunun neresi kötü ve korkunç” deyip geçemeyeceğim. Unutmayalım ki, hayatta olduğu gibi futbolda da bize ait sevinçler hiç tanımadığımız başka birilerinin derin üzüntüsü anlamına gelebilir. Onlar için hâlâ üzülebiliyorsak, dünyayı daha güzel bir yer yapabilme umudumuzu da koruyoruz demektir. Futbol, daha iyi, daha güzel bir dünya için bize akıl yürütecek o kadar malzeme veriyor ki.. Ona kulak tıkamayalım.