MENÜ

Aziz Pierre

Abone Ol Google News
Haberin Devamı

Bir oyun olarak futbolun, bir futbol maçı süresince yaşananların hatta maç öncesi konuşulup ardından yazılan çizilenlerin aslında ‘biz’i ele verdiğini düşünen biri olarak, bugün özel birinden, iyi bir öğretmenden bahsetmek istiyorum, Pierre Van Hooijdonk’tan... Bir futbolcudan öte, düşünen, hayatı yeniden kurmaya gayret eden, futbolu sevenlere hatta sevmeyenlere bile bir insanın ‘kendisini nasıl biri yapması’ gerektiğini göstermesi açısından Van Hooijdonk, benim için çok özel biri. Bir futbolcunun saha içinde arkadaşlarıyla nasıl dayanışacağının, gayretini aklıyla nasıl bütünleyeceğinin, oynadığı takımdaki diğer oyuncular üzerinde nasıl doğal bir otorite kurulabileceğinin, hocasının oyun anlayışına bir oyuncu olarak nasıl katkıda bulunacağının enfes bir örneğidir Hooijdonk... Takımı için iyi bir oyuncu olduğu gibi, takımdaki diğer futbolcular için de ‘lider’ kimlikli bir arkadaştır o... Oynarken vücudunu kullanma zarafeti, topa yaklaşımındaki estetik, vuruşundaki üstün teknik, sahada kendine yarattığı kadar arkadaşlarına da boş alan yaratma mahareti... Öyle biri ki, hangi takımı tutarsanız tutun, eğer futbolu gerçekten seviyorsanız o sizin için bir rakip futbolcudan öte yaşamınıza renk, içinize neşe katan biridir. Evet, rakibinizse sizi üzüntüye boğacağı kesindir, ama bir oyuncu olarak yaratacağı etki sizi ‘gadre uğratmaz...’ Elbette, onun da hepimiz gibi zaafları, defoları olmuştur - örneğin, Ankaragücü maçında Yılmaz’a yaptıkları gibi - ama hayat kantarına vurulduğunda ‘iyi’ tarafı kurşun gibi ağır, ‘kötü’ yanları ise pamuk kadar hafiftir. Evet, Pierre Van Hoijdonk futbolcudan öte biridir. Tüm şöhretine rağmen takımdan kesildiğinde, sesini çıkarmayıp hocasının tasarrufuna saygı göstermeyi bilir. Yedek olmayı bahane ederek takım içinde huzursuzluk yaratmayı kendine görev bilenlerden değildir. Şimdi, bunların zaten olmazsa olmaz şeyler olduğu ileri sürülebilir. Doğru, ama insan bu tür futbolcu / insanları övmezse, kimi över, sorarım... Pazar günü Fenerbahçe Şükrü Saracoğlu Stadı’na belki de son kez çıktı Pierre Van Hoijdonk. Bir grup Fenerbahçe taraftarı onu unutmadığını, hep hatırlayacaklarını göstermek için hazırladıkları, benim tam okuyamadığım ama “Aziz Pierre seni çok özleyeceğiz” türünden İngilizce bir pankart açtı. Onun oynadığı takımın taraftarı olmamama rağmen benim için de öyle... Düzgün kişilikli, iyi eğitimli, eğitimini aklıyla harmanlayıp futbola, hem de bizdeki futbola çok ciddi katkılar sağlayan Pierre Van Hoijdonk’u ben de özleyeceğim. Bütün futbolcuların ‘eğitimleri’ için önemli bir fırsattı Pierre. Umuyor ve de tahmin ediyorum ki, Pierre, hoca olarak yeniden buralara dönecek ve bildiği her şeyi bizim çocuklara aktaracak. Çünkü hem futbolcuların hem de biz taraftarların Pierre gibi ‘özel insanlardan’ öğrenecek çok şeyi var.

YORUM YAZ