Aklın kötümserliği iradenin iyimserliği
Haberin Devamı ›
Beşiktaş, Şampiyonlar Ligi’nde Bayern Münih ile eşleşince iklime elle tutulur bir ‘korku atmosferi’ hakim oldu. Bayern’in o torbadaki en zor takım olduğu muhakkak. Uzun uzadıya rakibin ne denli güçlü olduğunu anlatmaya gerek var mı? Lakin, ‘gerçekçi olma’ iddiasındaki mevcut düşünme biçimi nedense yapılabileceklerden hiç söz etmiyor. Ve insanlar, özellikle futbol üzerinden yazılan ‘insan hikayeleri’ni unutmuş görünüyor. Bu oyun, sadece ‘sürpriz(ler)’ barındırdığı için değil, kabul edilenler dışında yapılabileceklere açık olduğu için de bu denli ilgi görüyor. Çalışma, rakibi doğru okuma, şaşırtma, hüner, gününde olma vd. etkenlerin de en az ‘özel oyuncu’, ‘elit takım’, ‘derinlikli futbol kültürü’ kadar önemli olduğunu akılda tutmak gerek.
Büyük etki bırakabilir
Düşünün... Almanya gibi etkin futbol ülkesinin bu seviyede tek takımı var ve ikincisinin yokluğu Beşiktaş’ın yaptıkları nedeniyle!.. Futbol bize yeni ve özgün hikayeler yazmak için fırsatlar tanıyor. Tıpkı hayatımız gibi... Eğer bu maçı ‘Şampiyonlar Ligi’ finaline çıkıyoruz tutkusu ve rahatlığıyla oynayabilirse ‘gerçekçi analiz’lerin yazmayı mümkün görmediği kendi öyküsünü yazabilir Beşiktaş. Diyelim ki, elendi. Öyle bir hikaye yazar ki, tıpkı UEFA’ya dahi kalamayan Karabağ’ın kendinden kat be kat güçlü görünen Atletico Madrid’i Şampiyonlar Ligi’nden etmesi gibi bir etki bırakabilir.
Katkı vermesi gerekiyor!
Elbette bunun için ülkedeki vasatı aşmakta zorlanan hakim oynama biçiminin Beşiktaş’a, dolayısıyla ‘futbol kültürü’ne katkı vermesi gerekiyor. Mevcut duruma, “Beşiktaş kapalı defansları da aşmayı becerecek” basitliğiyle yaklaşmak ülkedeki hakim oyunun doğru eleştirisini yapmamayı da içeriyor. Elbette şampiyonluğa oynayan takım olarak Beşiktaş her takımı yenebilmenin yollarını bulmalı, seçeneklerini oluşturmalı. Ancak Şenol Güneş’in sözlerinin doğru yorumlanmasından bilinçli ve ısrarlı biçimde uzak duran bu bakış açısı, hepimizi harcadığı paraya göre git gide sıradanlaşan bir oyuna mahkum ediyor. Oyunu sadece kazanma/kaybetme paradigmasına indirgeyenlerin çoğunlukta olduğu atmosferde ne oyuncu yetiştirmek/geliştirmek ne de küresel yarışın içine fazladan takım göndermek mümkün olabilir.
Ligde işi zor gözüküyor
Beşiktaş’ın güçlü rakibi Bayern Münih karşısında da Süper Lig’de işi zor görünüyor. Ama durum, İtalyan düşünür Antonio Gramsci’den referansla ‘Aklın kötümserliği, iradenin iyimserliği’ zaviyesinden bakılmazsa çözülemez. Ligin seviyesini yükseltmek için sadece ‘yenilmemenin’ değil, ‘yenebilmenin zeki, gelişkin ve şaşırtıcı yollarını bulmak da gerek. Beşiktaş özellikle Şampiyonlar
Ligi’nde yaptıklarıyla bu konuda lige de ülkeye de ciddi ilham veriyor. O bildik, kısır tartışmalara gömülüp bu ilhamı ziyan etmemek başta yöneticiler ve teknik adamlar olmak üzere futbolun tüm bileşenlerinin ödevidir..