Arama

Popüler aramalar

Yazık... Çok yazık...

Abone OlGoogle News
Haberin Devamı

Klasik laftır, futbol her sonuca açık da diyebilirsiniz, futbolun güzelliği bu kimin galip, kimin mağlup olacağı belirsiz olduğu için heyecan verir de... Ama isminiz Fenerbahçeyse, kadronuz rakibin beş kat önündeyse, hedefiniz rakipten 10 kat daha ilerideyse, ne oynadığınız oyun ne de çıkan sonuç böyle olmamalı ve hiçbir mazeretin arkasına saklanmamalısınız. Apolet takıp Şampiyonlar Ligi vitrininde yer almak varken üstelik de rakip sahada 2 gol bulmuşken; sıradan, futbol kalitesi sınırlı, sadece iyi niyetle mücadele eden bir takıma iki maçta da aynı yanlışları yaparak tur dışına çıkmanız izah edilemez. Oyuna çekinerek başlayan Young Boys, daha sonra Fenerbahçe’nin halini görünce yine ilk maçtaki gibi önde kalabalıklaşmaya, alanı daraltmaya ve Sarı-Lacivertliler’i pas hatası yapmaya zorlayınca Saracoğlu’nda kabus gecesi başladı. 30. dakikada Young Boys dört korner atmıştı, biz ise hiç... Kaleyi bulan şutta da topa sahip olmada da kendi sahamızda rakibe üstünlük verdik. Bu da bu oyun planıyla son derece doğaldı. Dağınık oynadık, Baroni sorumluluktan kaçtıkça Emre içeriye girip bulunması gereken bölgenin dışına çıktı. Alex ile bağ koptu. Stoch dikine ileri gideceğine topu alıp içeri girdi. Sürekli bunu yapınca adamını da içeri çekti. “Bari Dos Santos oraya girse” dedik, O da herhalde ilk maçın korkusuyla olsa gerek yerinden kımıldamadı. Sonra aklı başına geldi. Yardımlaşmadık, dönen topları alamadık. Rakibin pas trafiğini de bozamadık. Bu kadar yanlıştan elbet doğru çıkmazdı, çıkmadı da... İlk maç yazımızda kırmızı karttan bahsetmiştik. Yönetimin hep bir hamle geç yaptığından dem vurmuştuk. Bu maçın sonunda ne kadar haklı olduğumuzu anladık. Yazık... Çok yazık...