Uyku ilacı

Haberin Devamı ›
Cluj maçındaki istek, coşku, skora yönelik doğrudan kaleye gidiş, Mersin’de Ordu, Eskişehir ve Braga maçlarındaki görüntüsüne dönmüştü. İşin enteresan tarafı bizim bildiğimiz Fatih hoca, maç trafiğinden hiç şikayet etmezken, şimdi Avrupa maçları öncesi akıllarının, o maçta olabileceğini veya Avrupa maçlarından sonra, yorucu bir maç oynadıkları için etkilendikleri mazeretleri söyler olmuş. Saha içindekilerde, anlaşılan bunun arkasına sığınıyorlar.
Biri Süper Lig’in tepesinde, diğeri dibinde olan iki takımın maçında aradaki fark sizce puan cetvelindeki kadar varmıydı? Dün gece her iki takımın da olgun pas için hazırlık yapma isteği, oyun karekterleri ancak birinin diğerinden daha fazla tempo yapmasıyla ve oyuncu kalitesinin oyunun sonucuyla etkilemesi değil miydi? Bunu da yapacak taraf Galatasaray’dı kağıt üzerinde. Ama sahaya yansıtamadı.
Mersin, kontratak yapacak, hızlı oyuncusu olmayan bir takım. Galatasaray, stoperlerinden birini daha öne atarak, Selçuk’u da bir hamle önde oynatsa Mersin kalesinde daha fazla pozisyon üretebilirdi. Nurullah hocanın Stepanov ve Serkan ikilisi arasına soktuğu Hakan Bayraktar, Umut-Burak ikilisini ve arkadan gelecek süpriz koşucuları engelledi. Burak’ın çizgiye çektiği savunmacıların bölgesine bir fazla adam sokamadı Galatasaray. Hamit ve Emre çok içeri kat ettiler ve o onlarda da merkez fazla kalabalıklaştı. Oyun da Mersin’in istediği gibi gitmeye başladı. Elbete hoca da, Galatasaraylı futbolcular da, kaybedilen puanları çok ararlar.