Arama

Popüler aramalar

The End

Abone OlGoogle News
Haberin Devamı

Ne matematik, ne geometri, ne de cebir, kimse boşa hesap yapmasın. Dün geceki görüntü Fenerbahçe için lig yolunun sonu oldu. Yata-kalka, dura-oynaya kekeme bir futbol gecesi geçirdik. Belli ki Sarı-Lacivertli futbolcuların zevki kaçmış, havası alınmış, konsantrasyonları bozulmuş. Kısacası her şeylerini kaybetmişler. Yoksa o forma cezalısını da, sakatını da üst üste koysan, geride kalanıyla, kendi mabedinde rahat maç kazanır. Yazması da, seyretmesi de ıstırap olan maça, Hikmet Hoca doğru taktik anlayışla, üstelik korkusuzca çıkmıştı. 3 forvet değil, birbirine çok benzeyen 3 santrforla sahaya sürdü takımını. Belli ki orta sahayı Emre’nin ve Alex’in yokluğunda çok fazla önemsememişti, haksız da değildi. Deniz ve Selçuk düz oyuncular. Adam eksilterek değil, aldığını yanına vererek oynadıkları için, tehlikeli orta saha organizasyonlarının olmayacağını düşünmüştü ve haklı da çıktı. Orta sahası düşük olan maçın, kazanılması için tek yol vardır o da; gol bölgesine en az pas ile en çabuk şekilde topu yollamak, defansın arkasına koşu yaptırmak ve sarkmaktır. Bir de rakibinizin defans dengesi ve uyumu zaten yoksa, balansı da bozuksa bu taktik çabuk gol getirir. Ankaragücü’nün hesabı buydu. Maçın başında da bu şekilde golü buldu. Fenerbahçe ne bastı, ne de baskıdan top kaçırabildi. Ankaragücü elini kolunu sallayarak çıkarken, rakibine de öndeki futbolcularıyla baskı yaptı, yana ve geriye oynamaya mecbur bıraktı. Ne çözümü bulacak Aragones, ne de dik durması ve gururla mücadele etmesi gereken futbolcular ortalıkta yoktular. Tribünden gelen çatlak seslere de bakarsak, Fenerbahçe bu sezona “the end” derken vizyona yeni film “kaos”u koydu.