Tempo nerede?

Haberin Devamı ›
Moral dışında oyuna bakarsak, pek de iç açıcı görüntü vermedi Sarı Kanaryalar. Çok önemli dakikada, çok önemli bir gole kavuştular. İlk yarının bitiş düdüğüne yakın bu gol, Fenerbahçe’ye soyunma odasına giderken hem moral oldu, hem de rakibi Mersin İdman Yurdu’nun oyun planlarını ikinci yarıda etkileyen faktör oldu. Aykut hoca, oyun formatını çok değiştirmeden Sow ve Webo’yu kullanmaya çalışıyor. Onun için de daha çok Kuyt tarafından hücum edip, iki golcüsüne servis yapmaya çalışıyor. Ama Kuyt bu beklentilere cevap verecek formdan çok uzakta.. Sow ise etkili olduğu bölgesinin dışındaki işlerle uğraşmaktan esas ihtiyaç olunan final noktalarında ya kalabalığın arasında kalıyor, ya yoruluyor... Hocanın oyuncu değişiklikleri ise bir başka soru işareti... Topal’ı sokup, 3 aynı tip oyuncuyu tespih gibi yan yana diziyor, kanat boş kalıyor. Çift santrofordan teke dönüp, hem üstünlüğünü hem psikolojik baskıyı Mersin’in üstünden kaldırıyor. Oyuncu kalitesi yüksek Fenerbahçe, bozulmuş puzzle’a benziyor... Cristian bir alem, Meireles ise boş viteste giden araba gibi. Arkasından itilirse hızlanıyor, önde iten olursa ise kendi alanına yan ve yavaş paslarla verimsiz oyun oynuyor. Fenerbahçe’nin merkez oyuncularını kağıt üstüne koyduğunuzda oyunu mutlaka domine eder diyorsunuz. Üstünlüğü ele geçirip, istediği gibi yönlendirir zannediyorsunuz.. Ama olmuyor. ‘Yeni transfer’ Emre (!) dışında dikine kaleye giden veya rakibi kendi sahasına itebilen karakteri göremiyorsunuz. Herhalde Emre’siz geçen ilk yarının kayıp puanlarının hesabı yapılacaktır. Sonuç olarak temposuz ve Mersin gibi durarak oynayan rakibe karşı alınan 3 puan iyi. Moral için tamam... Ama ya Avrupa sınavı?