Son şans
Haberin Devamı ›
Böyle bir gecede can derdinde olan Mersin’in maça nasıl başlayacağını hesabetmek, tahmin etmek hiç de zor değildi. Ama belli ki Beşiktaş bu hesabı çok iyi yapmamıştı. Kendisini baskı altında tutmaya çalışan rakibini ilk 20 dakika boyunca sadece kovaladı. Mersin’in yönlendirdiği oyunu kesmeye çalıştı.
Kendinden beklenen kalitesinin uzağında, rakibi bozabilecek sertlik ve baskıyı yapamadan, yapmadan, rakibi öylesine seyretti... Hem ‘şampiyonluk yarışındayız’ diyeceksiniz, hem de bu kadar yumuşak karşılık vereceksiniz. Üstelik de futbol doğrularından uzakta bir yapıyla gezineceksiniz... 22’nci dakikada Niang’ın şut plase karışımı rakip kaleyi denemesinden sonra Siyah-Beyazlılar yavaş yavaş hareketlenip, kendisinden beklenilenleri yapmaya başladı. Niang, Holosko, Olcay yer değiştirerek rakibi daha fazla rahatsız etmeye başlayınca ve Fernandes’le ağırlığını ortaya koymaya başlayınca gecenin rengi siyah beyaz olmaya başladı.
Büyük takımlarda, oyunun şeklini değiştirebilecek, kalite farkını ortaya koyacak büyük oyuncular gerekli. Yoksa görünümünüz dümdüz oluyor, oynadığınız futbol farkındalık yaratmıyor. Dün gece de Necip ile Veli hiç katkısızdılar ve futbol renkleri yoktu. Olcay da ikinci yarıda Necip değişikliği olana kadar, onlara uyan, milli takıma kadar yükselmiş futbolcu görüntüsünün dışındaydı. Niang’a ayrı bir parantez açalım; Geldiğinden beri en verimli maçını oynadı. Beşiktaş’ın golü onun ısrarıyla geldi, oyunun içinde hep vardı. Karşılaşmadaki enteresan noktalardan biri de Beşiktaş’ın yediği golde, defansı yönetecek, onları önde tutup, rakibi kalesinden uzakta tutabilecek ve kaleciye hareket alanı bırakabilecek ikazı yapabilir hiçbir oyuncunun olmamasıydı. Duran topun karşılama pozisyonunda eğer bu kadar içeri düşerseniz, rakip bir şekilde golü bulur. Sivok’suz zor oluyor. Ve de temposuz Beşiktaş seyrederken sıkıntı yaratıyor... Bir maçta iki santrfor sakatlığıysa can sıkıyor...