Kötünün iyisi!

Haberin Devamı ›
Leekens’in istekleri çok da olmadı. Bizi oynatmamak istemişlerdi, top tekniğimizi üstün görmüşler pas trafiğini de kesmeyi düşünmüşlerdi. Defansımızın ağır olduğu düşüncesi, onların büyük bir baskıyla üstümüze gelme planlarını uygulama istediğiyle başladılar maça. Biz ise 4’lü defansın önüne Selçuk’u garanti-sigorta olarak koymuştuk. Emre ve Selçuk İnan da asıl önlibero görevi ile Selçuk’un önündeydiler. Kazım’ı önde tek bıraktık. Burak ve Arda ile kanatları hem öne hem geriye kullanmaya çalıştık. Leenkens’in planını bozduk ama biz de pozisyonsuz kaldık. Anlayamadığımız, bu kadar çok önlibero ile üretemediğimiz pas alışverişiydi. Belliki ürkmüştük. Maç öncesi ilk hedefimiz mağlup olmamaktı. Bu da takımda tedirginlik yaratmıştı. Çağlar’ın ıskası da zaten bu paniğin içinde oldu. Ve 2012 biletini de az daha bu ezik ve korkak futbolla ıskalayacaktık. Sol tarafımız Çağlar’la inanılmaz aksadı. Arkaya kaçan toplar Servet’in üstün mücadelesiyle önlendi. Bunda Çağlar’a birşey söylemek mümkün değil. Uzun süredir oynamayan oyuncuyu böyle riske atan ‘hatalıdır’ diyeceğiz.
Kopuk kopuktuk, kötü oynarken Arda’nın üstün yeteneklerinden yarattığı pozisyon ile golü bulduk. Ondan sonra toparlandık, biraz Türkiye gibi olduk. Selçuk daha çok inandı, Emre’nin kaptanlığı aklına geldi, Burak ve Arda kendinden bekleneni verdi. Biraz bizim Milli Takım’a benzer bir oyun oynamaya başladık... Ya sonrası? İkinci yarı aynı evdeki takım; önde top tutamayan, üçüncü bölgede çoğalamayan, topa hakim olup, üstün tekniğimize rağmen yönlendiremediğimiz bir görüntü... Eğer Hiddink beraberlik düşünüyor ise, bu zorlandığımız anlarda oyuna daha önce müdahale etmeliydi. Gömüldüğümüz, orta saha hakimiyetini kaybettiğimiz bu anlarda rakip penaltıyı da kazandı zaten. Şans yanımızdaydı. Penaltı kaçtı, 2012 hedefi zorlanarak da olsa devam ediyor. Bu maçtan alınacak çok ders var. Türk Milli Takımı bu kadar mahkum oynamaz, bu kadar korkmaz. Biran önce Hiddink’in durumu netleşmeli ve Milli Takım kendi benliğine dönmeli.