MENÜ

Karmakarışık

Abone Ol Google News
Haberin Devamı

Hakemin çaldığı düdük maçı başlatacak zannediyorduk, tribünde kavgalar başladı. Bir karışıklıktır gidiyor Beşiktaş’ta. Ortadan da bölünmüş, sağdan soldan da. Hatta alt ve üst tribün bile birbirinden ayrılmış. Oysa ki maça gelirken stadın yolunda forma giymiş küçük çocuklar anneleriyle el ele, genç erkekler kızlar hep birlikte, geri dönüş maçı olacak Kartal’ın diye ümit vermişti bize, ama nerede... CSKA maçının darbe yemişi Rüştü’ye bir darbe de kendi taraftarından geldi. Yetmedi... Sanki parayı kendine almış gibi Tabata’ya, yanından köşesinden Yusuf’a, kısacası Ernst hariç herkese protesto vardı İnönü’de. Tabii ki en fazla payı Demirören ve ekibi aldı. Böyle bir maçta, üstelik bir daha puan kaybedersen ligden iyice kopacağın bir 90 dakikada, karşılaşmanın başından itibaren bu kadar protesto doğru mu? Zaten stresten titreyen ayakları, şüpheyle çıktıkları kafa topları, inanmadan girdikleri gol pozisyonları Siyah-Beyazlı futbolcuları dağıtmışken; bir de üstüne bu baskıyı yüklemek doğru mu?

3 puanla tanışma maçının daha 1. dakikası dolmadan Yusuf’un iğne deliğinden geçerek nakış işler gibi getirdiği topu gol yapamamak bu anlattıklarımızın sonucudur işte. Serdar Özkan’ın 6. dakikada içerisinde yüzde yüzde pozisyonu kaçırdığı an da işte aynı baskısının eseridir. Evet, Beşiktaş yazılacak, anlatılacak, taktiksel şablonu tartışılacak futbol oynamıyor. Eminim ki bunun ızdırabını hoca da, futbolcular da hissediyorlar. Çıkış yolu arıyorlar, çaresizce çabalıyorlar. Bir de dışarıdan en çok güvendikleri taraftardan tokadı yiyince de iyice afallıyorlar.

Maçın yazılacak yeri fazla olmadığı için, sahanın dışına dokunduk. Biraz da içeriden pasajlar verelim: Murat Hacıoğlu ile Ekrem Dağ’ı, Caner ile İbrahim Üzülmez’i çıkartmamaya çalışan Denizlispor, o kadar temposuz ve acemice işler yaptı ki, Beşiktaş yürüyerek de geceden galip ayrılırdı. Kazasız gece ve milli maç arası camianın kenetlenme fırsatı olmalı. Bu ligin daha çok su kaldıracağı unutulmamalı.

YORUM YAZ