Arama

Popüler aramalar

Kadıköy'den çıktılar

Abone OlGoogle News
Haberin Devamı

Grubun, Fenerbahçe açısından ‘tamam mı devam mı’ maçı, “Burası Kadıköy, buradan çıkış yok” tezahüratları ile başladı ve Portekizliler’in elini kolunu sallayarak Saracoğlu’ndan çıkışı ile sonlandı. Sahadaki görüntü Fenerbahçe açısından ‘ya hep ya hiç’ mücadelesinin yansıması değildi. Belli ki Selçuk ve Lugano’nun yokluğu, Fenerbahçe’yi mücadele gücü olarak bir kaç haftadır alıştığı sistemin dışına çıkarmıştı.
Oyunun başındaki Fenerbahçe, Şampiyonlar Ligi’nin gerektirdiği gibi çabuk düşünüp, çabuk uygulayan çok koşan, alan daraltan ve basan takımdı. Bu sadece 10 dakika sürdü. Bu süre içerisinde çabuk oyunun Alex’e getirdiği pozisyon, aslında oyunun gol anahtarını Sarı-Lacivertliler’e göstermişti. Ama Fenerbahçeli futbolcular, zaten kenardan da uyarı gelmediği için bütün iyi görüntülerini 10 dakika sonra bir kenara bıraktılar. Deivid’in içeri girişiyle, Gökhan Gönül’ün açık kalan kulvarı; Porto’nun hücum kulvarı oldu. Emre’nin aşırı top kaybı, sanki bulaşıcı hastalık gibiydi. Diğer Sarı-Lacivertli oyunculara da bulaştı. Çok şey beklenen Alex, adeta buharlaştı.. Ve Devler Ligi’nde yenmeyecek iki golü de kalesinde gören Volkan, sabırları taşırdı; oyundaki moral motivasyonu da düşürdü.
Size soruyorum; yola devam etmek isteyen bir takım taçtan gol yer mi? İlk gol de ofsayt diye elini kaldırmak yerine topa konsantre olsa Volkan, o top yumrukla uzaklaştırılmaz mı? Şurası da bir gerçek; Porto, Portekiz’deki görüntüsünün daha üstünde, daha diri ve daha akılcı oynadı. Fenerbahçeli futbolcular ayaklarına gelen fırsatları az bulmuş olmalarına rağmen, 6 pas içinden dışarı atarlarsa bu maçlar kazanılmaz. Golcü diye alınan Güiza, sağa sola yaptığı kendini kurtarma koşularıyla alkış alma peşinde koşarsa, golü atacak adam da bulunmaz. Ya da vurdukları top rakibe çarpar şansa gol olur...