İnanmıştı çocuklar

Haberin Devamı ›
..Ve mutlu son. Zorluklarla başlayan, bocalamayla devam eden eleştiri yağmuru altında birçok haftayı zar zor geçiren, antrenörü, oyuncusu tartışılan, yönetime kadar uzanan ‘Artık yeter’ sesleriyle geçen sancılı günlerin sonunda şampiyonlukla kucaklaştı Sarı Kanaryalar. Yılmadan, birbirlerine dayanarak, gönülbaşlık yaparak, dışarıya kulaklarını tıkayarak ve en önemlisi inançlarını kaybetmeyerek yakaladıkları müthiş seriyle Fenerbahçe’nin tarihine hem yönetim hem teknik heyet hem de futbolcular adlarını yazdırmasını bildiler. Yaşamayan bilmez; bu zorlukları geçip, şampiyonluk ipini göğüslemenin ne denli özveri istediğini. Kolay değildi elbet, hem geçen sezonun sonundaki travmayı hem de bu sezonun başındaki kötü günlerin sonunda, üstelik rakibiniz de ensenizde dururken böyle bir maçı oynamak.
İyi başladı Fenerbahçe oyuna. Profesörün topuğu, sol şeridin belası Santos’un füzesi gecenin ilk ışığıydı Kanaryalar adına. Gökhan’ın sakatlık anı konsantrasyonu azalttı, oyundan koparttı. Ama dedik ya, ‘inanmışlık, hedefe koşmada çok önemli’ diye. Saha içinde kaybetmeyi hiç düşünmeyenlerin zaferiydi bu, 90 dakikanın sonunda gelen şampiyonluk.
Delicesine yağan yağmur zemini ıslatınca Fenerbahçe’nin çabuk çevireceği her top ağır Sivas defansı için dert olacaktı. Öyle de oldu. Kaygan zeminde Selçuk, şampiyonluğa uzanacak golü buldu. Ve profesör duran toptan, ‘Bu sene bizden şampiyonluğu kimse alamaz’ hatırlatması yaptı.
Bu seneki şampiyonluğu getirenler içinde elbette ki, gol kralı profesör başı çeker. Ama gol yemeyen Volkan’ı, savaşan Emre’yi, Selçuk’u, insan üstü mücadele eden Gökhan Gönül’ü, Topuz’un direncini, zor anların golcüsü Semih’i elbette ki, bir kenara yazmak gerek. Ve Aykut hoca, hem futbolcu hem teknik adam olarak bir ilke imza attı, şampiyonluk hikayesinde övgüyü en çok hakeden oldu.