Hangi model?

Haberin Devamı ›
Ve uzunca bir süredir hasret kaldığı 3 puanı da almayı başardı. Ama hepsi bu. Ne oynanan futbol, ne futbolcuların sahada ortaya koydukları performans, önümüzdeki dönem için büyük hayal kırıklıkları yaşayan Beşiktaş camiasına umut veren biçimde değildi. Tabii ki Kiev dönüşü, Avrupa’ya veda edişin verdiği moral çöküntüsü ve iklim farkı dün geceki Beşiktaş’ı etkilemiştir. Bu bir mazeret olarak öne sürülebilir. Bizce biraz da kabul edilebilir!.. Ancak o zaman ‘takımdaki tecrübeli, Avrupa görmüş oyuncular neden var’ sorusu sorulmaz mı! Yüksek maliyetlerle alınan futbolcular ile takım içindeki tecrübeli futbolcular böyle günlerde ortaya çıkmaz mı? Bizce çıkmalı ama Beşiktaş’ta böyle olmuyor. Simao hâlâ uyum döneminde. Almeida’nın omuzları düşmüş, kafası önde, belli ki bir yerlere takık. Bobo gidip gitmeme konusunda adeta tampon bölgede yaşayan yurtsuzlar gibi mutsuz. Quaresma ise kendi çalıyor, kendi oynuyor, takımla alakası yok, takım oyunu ile de ilişkisini kesmiş. O kanattan çabuk iniyor, santrfor ile diğer forvet oyuncuları gol bölgesine geç geliyor. Ya da tam tersi oluyor, forvetler çoğalıyor, ama Q7 çalımla kendini tatmin ederken topu kaybediyor. Rakip de Beşiktaş’ı eksik yakalıyor. Guti tüm futbol hayatı boyunca yaptığı kadar pas kaybıyla oynuyor, hem de güçsüz bir görüntü veriyor. Özetle Beşiktaş, temposu düşük, birbirindan uzak, çok top kaybıyla, yanlış pas tercihleriyle oynamaya devam ediyor. Schuster ise bir alem, kenarda kah dalıyor, kah söyleniyor, aklında ne var onu da bir tek kendisi biliyor. O da takımdan ve oyundan kopuk görüntü sergiliyor. “Rakipler 1960 model oynuyor” diyor Alman hoca; merak ediyorum, bu kadroya kendi oynattığı futbol hangi model?..