Dersler ve tersler

Haberin Devamı ›
Beşiktaş kötü başladığı ikinci yarı maçlarına geçen hafta 3 puan alarak son vermiş gibi göründü... Dünkü İnönü gecesinde ise, bütün eksiklerine rağmen ilk 45 dakikadaki görüntüsüyle hanesine bir 3 puan daha yazdıracak coşku ve tempo sahaya koydu. Cezalı ve sakatları yan yana yazsanız neredeyse dün geceki 11’i yenebilecek güçte bir 11 çıkarırsınız...
‘FEDA senesi’ derken şampiyonluk yokuşuna tırmandı. Ümitleri umuda çevirdi, beklentiyi yükseltti. Sonra tersi; kötü sonuçlar ve kaybedilen puanlar... Hayalkırıklıkları...
Büyük tablo böyle olunca, oyun içindeki küçük resimler de aynı şekilde git-geller gösteriyor. Öne geçiyorlar, koruyamıyorlar... Samet Hoca, ‘Oyunu tutamıyoruz. Kendimizi kontrollü oyuna alıştırmalıyız’ diyerek şikayet ediyor ama, çare üretemiyor. Dün gecenin ilk yarısındaki tempo Beşiktaş için ikinci yarıda tehlike sinyali veriyordu. Nitekim öyle de oldu. Neredeyse 40 dakika 10 kişi oynayan rakibi karşısında zaman ilerledikçe futbolu geriledi. Bunda önemli etken; ilk yarının ekstra işlem yapan Holosko, Niang ve Fernandes’in oyundan düşmeleriydi. Diğer oyuncular zaten katkı yapan özellikte değiller. Oyuna yardımları sadece asist yaparak oluyor. Ama domine edemiyor, rol alamıyorlar. Kulübe de zayıf olunca, kayıplar doğal oluyor. Beşiktaş’ın derdi; takım diri iken topun kendilerinde olduğu anlar. Rakibe baskıları iyi ama Fernandes’in düşmesiyle kendi koordinasyonları top Siyah-Beyazlılar’dayken kötü oluyor. Dün geceden çıkarılacak ‘dersler’, iyi çalışılırsa kârdır. Mazeret arkasına saklanılırsa sezonu ‘tersler’.