Bıçak sırtı

Haberin Devamı ›
Taraftarlar, istifaya davet etsek mi diye düşünüyor. Futbolcuların bir kısmı, bu enkaz bizim üstümüze kalmasın diye çabalayıp duruyor. Zaman zaman stres topları Arena’da uçuşuyor. Böyle dönemleri atlatmak zordur. Önce tecrübe gerektirir ve arkasından soğukkanlılık... Gelinen güne bakarsanız; Cim Bom yönetsel tecrübeden sınıfta kalmıştır. Soğukkanlılık ise kısmen de olsa sağduyuya dayalı, henüz yerli yerinde. Üç puanlı ligde bu kadar beraberlik, hep yarışı götürdüğü rakip takımların lehine. Bir an önce çare bulunmalı. Şampiyonlar Ligi’nden de kopmadan bir karar verilmeli.
Müthiş istekli ve doğru taktikli ilk 45 dakikada Galatasaray bir attı ama, herhalde 11 kaçırdı. Böyle gecelerde Rize gibi dirençli takımlara karşı ikiyi bulmazsan rahat edemezsin. Öyle de oldu. Çünkü Rize, ilk yarıda bekleyerek oynayan futbolundan, ikinci yarıda her yere baskı yapan hücum moduna geçti. Cim Bom birinci yarıdaki skorun rehavetini atlatamadan sağlı-sollu hücumları yiyince, iyice şaşırdı, panikledi. Zaten yüksek boylu ve fizik gücü iyi olan Rize defansı arasında Sarı-Kırmızılı forvetlerin bazen şanssız, çokça da beceriksiz savurganlıkları Galatasaray’ı golden daha da uzaklaştırdı. Birisi Drogba’ya üçüncü dünya ülkesinde olmadığını, iyi para aldığını ve Galatasaray forması giydiğini hatırlatmalı. Ama neredeee!? Sanki ona takımı emanet etmişler, o da sadece arkadaşlarına pozisyon gösterip kerhen sahada duruyor gibi. Eski gücü ve isteği sanki İstanbul gecelerinde kaybolmuş. Gecenin şansızı çok çalışan Bruma’ydı. Yanında da gol kaçırma hovardası Burak vardı. Engin ile Sabri ise, en çok isteyenlerdi. Defansta Dany, elinde düdükle dolaşan Ali Palabıyık ise, patlak lastik gibiydiler.