Karanlıkta kalan sır

Düşünün, bir milli takım Dünya Şampiyonası’na gidiyor ve malzeme bulamadığı için yarışmadan geri dönüyor. Olur mu, olur! İşte botsuz, küreksiz raftingçiler
Haberin Devamı ›
Birkaç hafta önce, bir pazar günüydü. TRT 2’yi izliyordum.. Muhabir Yağmur Atacan, elinde mikrofon, Antalya’daki rafting merkezi Köprülü Kanyon’u anlatıyordu.
Atacan, her yıl binlerce yerli ve yabancı turistin uğrak yeri olan bu doğa harikası nehirde, rafting yapanlarla birlikte botlara biniyor, onlarla konuşuyor, çeşitli sorular soruyordu.
Yabancılar hayranlıklarını ifade ediyorlardı her seferinde. İlk kez rafting yapanların heyecanları yüzlerinden belli oluyordu, suyun kayaların üzerinden aştığı rapit adı verilen dar geçiş noktalarında.
Röportaj sırası bot rehberlerine gelmişti.
Yağmur Atacan mikrofonu ona uzattı ve sordu.
-Bu spor tehlikeli mi?
- “Hayır” diye cevap verdi bot rehberi ve şöyle devam etti:
“Biz buralarda doğduk, bu nehrin her kıvrımını çok iyi biliriz. Ben ayrıca Rafting Milli Takımı sporcusuyum..”
-”Milli takımla nerelerde yarıştınız, derece aldınız mı?” dedi bu kez Yağmur Atacan..
Ne bot var, ne de kürek!..
Rehber anlatmaya başladı:
“Milli takımla 2006 yılında Avusturya’da düzenlenen Dünya Şampiyonası’na katıldık. Bot ve küreklerimizi oradan temin edecektik. Yarışma gününe kadar federasyon yetkilileri yarışacağımız bot ve kürekleri oradan temin edemediler. Yarışma sırası geldiğinde biz hâlâ karadaydık. Hakem, bizim için son 60 saniyeyi geriye doğru sayarken, bir başka ülke sporcularından botu bulduk ve suya indirdik. Biz de bota çıktık. Ama küreklerimiz yoktu. Botu verenlerden küreklerini de istediğimiz de yarışın başlaması için son 10 saniyeye girilmişti. Ama botu verenler, kürekleri vermediler. Bize işaretlerle (elinizle çekin) dediler. Ardından kahkahalarla güldüler... Yarışamadan geri döndük.”
Yağmur Atacan, gazeteci olmadan mikrofonu eline aldığı için, yakaladığı haberin farkında olamadan bir başkasıyla röportaja başladı. Bu gezinin karanlıkta kalan diğer noktalarına ulaşılamadı.
Yine de, bu röportaj sayesinde, Türk sporunda yaşanan bir skandal ortaya çıktı.
Yabancı sporcular dalga geçmiş
Kim biliyordu ki, 2006 yılında Avusturya’ya kadar gidip, yarışamadan geri döndüğümüzü.
Hem de o gencecik sporcularımızın kahkahalarla ülkelerine uğurlandığını.
İşin ilginç yanı, tüm bu anlattıklarım bir tatil programında yayınlandı.
Gelelim bugüne.
Kano ve Rafting Federasyonu, rafting sporunu bünyesinden çıkartmış ve adını “Türkiye Kano Federasyonu” olarak değiştirmiş.
Rafting ise yeni kurulan “Gelişmekte Olan Spor Dalları Federasyonu” bünyesine bağlanmış... Bu federasyonun bünyesinde 4-5 spor dalı olduğu söyleniyor. Öğrendiğim kadarıyla, henüz başkanı da yokmuş.
Türkiye’de çoğu yabancı her yıl yaklaşık 1 milyon kişi rafting yapıyor. Ülkemizin önemli turizm gelir kalemlerinden birisini rafting turları oluşturuyor. Antalya’da, Dalaman’da ve Artvin’de dünya harikası nehirlerimiz var. Yabancılar, bu nehirlerde rafting yapabilmek için can atıyor.
Ama kendi ülkemizde raftingi
nedense beceremiyoruz.